Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2621 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20014 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Sapanca Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/06/2013NUMARASI : 2012/13-2013/269Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı Ç..Ticaret Kollektif Şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; Davalı A.. G..’a duruşma gününün usulüne uygun biçimde tebliği, savunmasına ilişkin delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken savunma hakkını kısıtlar şekilde eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, mahkemece davanın BK.nun 18. maddesi gereğince muvazaaya dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu kabul edilmiş, ancak gerekçesinde İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde yazılı tasarrufun iptali davasının düzenlendiği de belirtilmek suretiyle çelişkiye düşülmüş ve hangi yasa uyarınca karar verildiği anlaşılamadığından mahkemece davanın hangi yasa hükümleri uyarınca incelenip karara bağlandığının açıkça belirtilmesi, yargılamanın buna göre yapılması gerekirken eksik ve yetersiz gerekçe ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru bulunmamış, ayrıca üçüncü kişi konumundaki davalı Ç.. Ş.. usulüne uygun biçimde verdiği dilekçe ile alacaklı davacı aleyhine 5.000.00 TL tutarında tazminat talep eden karşı dava açtığı halde bu davaya ilişkin de olumlu yada olumsuz bir hüküm verilmemiş olmasının da doğru bulunmadığı gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra dava ve karşı davanın kanıtlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı Ç.. Ş.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Aynı Yasanın 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği öngörülmüştür. Somut olayda davalıların komşu oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda, komşuluk ilişkisi nedeniyle Ç.. Ş..nin borçlu davalı A.. G..'ın mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının karar yerinde tartışılması, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma kastını bilmesi gerektiği sonucuna varıldığında, yapılan tasarrufun iptali gerektiğinin düşünülmesi, 3.kişi konumundaki davalı şirket tarafından açılan tazminat davası yönünden ise tasarrufun iptali davasının basit yargılama usulüne, tazminat davasının ise yazılı yargılama usulüne tabi olması nedeniyle her iki davanın birlikte görülemeyeceğinden bu davaların ayrılmasına karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu her iki davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı Ç.. Ş.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı Ç..Tic. Kol. Şirketine geri verilmesine 27.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.