Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2599 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21689 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki istahkak-şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı 3.kişi vekili, ... İcra Müdürlüğü'nün 2007/2144 sayılı takip dosyasından 6.12.2007 tarihinde haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu, haczin müvekkilinin işyerinde yapıldığını ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı alacakıl vekili, davacı 3.kişi ile borçlunun aynı adreste faaliyet gösterdiğini, aralarında organik bağ ve işletme devri ilişkisi bulunduğunu, davacı ve borçlu şirketin bir kısım ortaklarının aynı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Bu dava ile birleştirilen davada ise davacı alacaklı vekili, icra müdürlüğünce kendilerine istihkak davası açmak üzere süre verilmesine ilişkin 27.04.2010 tarihli memur işleminin iptali, olmaması halinde davanın istihkak iddiasının reddi davası olarak nitelindirilerek 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece mahcuzların davacı 3.kişiye ait olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulü ile 27.04.2010 tarihli memur işleminin iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekilince temyiz edilmiştir.1-Birleştirilen şikayet davası yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.2-Asıl dava yönünden yapılan incelemede ise; Dava, 3.kişinin İİK'nun 96vd.maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.Haciz davacı 3.kişinin adresinde yapılmış ise de haciz mahallinde borçlulara ait belgeler bulunmuştur. Bu durumda İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Ancak mülkiyet karinesi aksinin, inandırıcı ve güçlü nitelikte bulunan her türlü delille ispat edilmesi olanaklıdır. Davacı 3.kişi borcun doğumundan sonraki tarihi taşıyan ve hacizli mallara ilişkin olduğunu ileri sürdüğü faturalara dayanmıştır. Davacı yanca sunulan faturaların dava konusu hacizli malları kapsayıp kapsamadığının uzman bilirkişi vasıtasıyla gerekirse mahallinde keşif yapılarak tespiti, daha sonra faturaların hacizli malları kapsadığının tespiti halinde bu faturaların gerçekliğinin saptanması, bunun içinde faturayı düzenleyen firma ile davacı 3.kişinin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak faturaların ticari defterlerde, hacizli malların da şirket envanterinde kayıtlı olup olmadıkları tespit edilerek rapor alınması ve gerektiğinde firma yetkililerinin tanık sıfatıyla dinlenilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı (birlişterilen davada davalı) 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile birleştirilen şikayet davası yönünden hükmün ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile asıl dava yönünden hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...'ye geri verilmesine 12/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.