MAHKEMESİ : Çorum 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/09/2012NUMARASI : 2008/242-2012/226Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, seyir halinde iken dava dışı sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek takla atması sonucunda hasarlandığını, davalı sigorta şirketinin sürücü değişikliği yapıldığını iddia ederek hasar bedelini ödemediğini bildirerek ıslah ile artırılan hasar bedeli, değer kaybı, kira ve tüm maddi zararlar olmak üzere toplam 110.000 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, kaza ile ilgili olarak sürücü değişikliği yapıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, sigortalının sigorta şirketine gerçeğe aykırı ihbarda bulunduğu, ispat yükünün yer değiştirdiği, davacının hasarın teminat kapsamında kaldığını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve müziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan "teminat dışında kalan zararlardan" olması gerekmektedir. Keza, Kasko Sigortası Genel Şartları B.1.5 maddesine göre, sigortalı, sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarı ile delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı bilgi ve belgelerin geçikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlüdür.Görüldüğü gibi, ihbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda, müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmediği gibi, bu husus rizikonun teminat dışında kaldığı haller arasında da sayılmamıştır. Bu halde, konunun TTK.nun 1290 ve 1292/son madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Buna göre, sigorta ettiren kimse kasten ihbarda bulunmamış ise, sigorta haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki, teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.Somut olaya bakıldığında; kaza tesbit tutanağında, ihbar üzerine olay mahalline gelindiği, aracın takla atmış vaziyette olduğu, araçta kimse olmadığı, alkol şişelerinin bulunduğu, olay mahallinde yapılan araştırmada N.. K.. isimli şahsın yakalandığı, kaza yapan aracın sürücüsünün Ertuğrul isimli kişi olduğunun söylendiğini belirtilmiş, dosya içerisinde bulunan DNA incelemesinde dava dışı Ertuğrul ile davacı Nedim'den alınan kan örneklerinin aracın sürücü torpido, güneş sperliği ile ön camdaki kan ili DNA'sının uyumsuz olduğu tespit edilmiştir. Davacı tanığı olarak dinlenen Ertuğrul ise, aracın sürücüsünün kendisi olduğunu ifade etmiştir.Soruşturma aşamasında dinlenen, araç içerisinde bulunan diğer tanıklar, araç sürücüsünün Ertuğrul olduğunu, sürücü dışında davacının da dahil herkesin alkollü olduğunu belirtmişlerdir. Davalı vekili, kazanın davacı vekilinin belirtiği şekilde olmadığını, sürücü değişikliği yapıldığını belirtmiş ise de aksini ispata yarar somut deliller ileri sürmüş değildir. Ayrıca davacı sigortalının rizikonun gerçekleşme şeklini kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı şekilde bildirdiği sabit olmamıştır. Kazada sigorta şirketinin belirttiği gibi sürücü değişikliği yapılmış olsa dahi bu durum tek başına sigorta teminatı dışında kalan haller kapsamında olmayıp sigorta teminatı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispatı gerekir. Açıklanan nedenle mahkemece doğru ihbar mükellefiyetinin kasten yerine getirilmediği veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde imiş gibi ihbar edildiği ve ispat yükünün yer değiştirdiği, kazanın davalı sigorta şirketinin iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde dahi teminat dışı olduğu somut delillerle kanıtlanmadığı halde mahkemece doğru ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.