Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2554 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1733 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması soj-nunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar Kamil ve Şevket vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı Maliye Hazinesi vekili, 1999 yılı vergilendirme dönemine ait olup vadesi 2000 ve 2002 yılları olan vergi borçları nedeniyle davalı Abdullah hakj kında yaptıkları icra takibinin kesinleştiğini, ancak borcu karşılayacak hiçb malvarlığına rastlanılmadığını, vergilendirme sonrasında ise davalı Abdullah'ı borcunu ödememek ve kamu alacağının tahsiline imkan bırakmamak amacıyla Y... ilçesi, K... mahallesi 10773 ada 20 parsel sayılı arsasını kardeşi Kamil'el aynı yer 10780 ada 5 parsel sayılı arsasını davalı Şevket'e satış suretiyle devrettiğini, 20 nolu parselin devrinin yasaya göre bağışlama anlamında ve hükümsüz olduğunu ve borçlunun amacını bilen davalılar Kamil ve Şevket'i kötü niyetle hareket ettiklerini belirterek satışların iptalini talep etmiştir. Davalı Şevket, tapu kaydına güvenerek üzerinde haciz ya da tedbir bulunmayan taşınmazı iyiniyetli olarak satın aldığını; davalı Kamil, taşınmaz borçlu Abdullah ile birlikte satın aldıklarını, ancak imar sorunu ve yasal zo runluluk nedeniyle tapusunun borçlunun adına kaydedildiğini, iyiniyetli oldu ğunu, ağabeyinin devlete borçlu olup olmadığını bilmediğini savunara davanın reddini istemişler, davalı Abdullah ise davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların satış akitlerinin hükümsüzlüğüne ve davacıya davalı Abdullah'tan olan kamu alacağı vBorçlu Abdullah tarafından 3. kişi davalı Kamil'e satışı yapılan taşınmazın 10773 ada, 20 olan parsel numarasının hüküm yerinde 10763 ada, 21 parsel olarak yazılmış olması maddi hatadan kaynaklanıp, yerinde düzeltilmesi mümkün bulunduğundan bozma nedeni yapılmamıştır. 1-Dava, 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin bulunmaktadır. 3. kişi Kamil, borçlu Abdullah'ın kardeşi olup, aksi yönde bir iddia ileri sürülmüş değildir. Yasanın 28/1-3. maddesinde 3. dereceye kadar kan hısımlarıyla eşler ve 2. dereceye kadar (bu derece dahil) sihri hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarrufların bağışlama hükmünde sayılacağı öngörülmüştür. Kardeşler arasında yapılan böyle bir tasarrufta taşınmazı satın alan Kamil'in iyi ya da kötü niyeti aranmaz. Bu nedenlerle ve kararda yazılı gerekçelere göre davalı Kamil'in temyiz itirazları yerinde değildir, reddi gerekir. 2-Davalı 3. kişi Şevket'in temyizine gelince; borçlu Abdullah, adına kayıtlı bulunan 10780 ada, 5 parsel numaralı taşınmazını 06.11.2001 tarihinde Şevket'e satmış ve Şevket adına kayıt oluşturulmuştur. Davalı Şevket taşınmazı tapu kaydına itimat ederek iyiniyetle satın aldığını ileri sürerek hakkındaki davanın reddini savunmuştur. 6183 sayılı Yasa'nın 28/2. maddesinde edimler arasındaki fahiş fiyat farkının bulunması halinde yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde sayılacağı, 30. maddesinde de borçlunun malının bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimseler ile yapılan bütün muamelelerin hükümsüz olacağı öngörülmüştür. Taşınmazın satış bedeli tapu kaydında 10.300.000.000 TL olarak gösterilmekle beraber tasarruf tarihindeki gerçek rayiç değerinin ne olduğu keşfen ve bilirkişi raporuyla belirlenmemiştir. Öte yandan, 6183 sayılı Yasa'nın 30. maddesi uyarınca 3. kişi davalı Şevket'in yapılan tasarruf sırasında kötü niyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa düşmektedir. Davacıdan bu yöndeki delilleri de sorulmamıştır. Davada iddiasını kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafa düştüğüne göre, davalının savunmasını kanıtlayamadığı iddiasına değer verilmesi bu bakımdan doğru değildir. Mahkemece bu yönlerin gözardı edilmiş olması doğru olmadığı gibi ortada iki ayrı tasarruf bulunduğuna göre harç ve vekalet ücretinin her bir davalı yönünden ayrı ayrı takdir ve tayini gerekirken, bu yönünün düşünülmemiş olması da doğru değildir. Yazılı nedenlerle; a) Davalı Kamil'in temyiz itirazları yerinde değildir, REDDİNE, b) Davalı Şevket'in ise temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün davalı Şevket yararına (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 19.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.