Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 251 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10903 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalının bina maliki olduğu müvekkili sigorta şirketine işyeri sigortası ile sigortalı bulunan dava dışı ... A.Ş’ye ait iş yerinde 14/06/2011 tarihinde yağan yağmur sonucu çatı oluklarından taşma yapan suların arka cephe boyunca asma kat ve zemindeki ofislere sirayet etmesi sonucu hasar meydana geldiğini, ekspertiz sonucu tespit edilen zararın 20/08/2011 tarihinde 20.060,00 TL hasar tazminatı ödendiğini ileri sürerek bu miktar hasar tazminatın 20/08/2011 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, müvekkiline ait bulunan dava konusu yerde... AŞ'nin 10/06/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracısı olduğunu, müvekkiline ait binanın inşaat tekniği açısından elverişli yapıldığını, bir kusur bulunmadığını, borularda herhangi bir kusur bulunmadığını, var ise kira sözleşmesi gereğince kiracının sorumlu olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, ekspertiz raporunda belirlenen hasar miktarını kabul etmediklerini, zararın davacının sigortalısı olan kişinin kusurundan kaynaklandığını belirterek davanın reddini savunmuştur Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, zararın bizzat davacının sigortalısının eyleminden kaynaklandığı, kimsenin kendi kusurlu hareketi neticesi oluşan zararın tazminini isteyemeyeceği, hakları onun haklarına bağlı bulunan sigortacının da aynı hükme tabi olduğu, davalının kusursuz sorumluluğunu gerektiren bir durumun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dava, işyeri sigorta poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.3.1944 Tarih E.37, K.9, RG.3.7.1944 sayılı kararında bu husus;" Sigortacı-nın sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı ... olup, davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ... ile davacının sigortalısı MNG KARGO A.Ş arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlük tarihinden sonra 03.05.2012 tarihinde açılmış olmasına ve az yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına, davacı ... şirketinin sigortalısının davalıya ait binanın tamamını kiralamış olmasına göre mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.1.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.