Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 247 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22080 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tahkim davası hakkında ... Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 23.06.2014 gün, 2014/İ.285 Esas, 2014/İHK-421 Karar sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili; davalı tarafından kasko poliçesi ile sigortalı aracın 24.11.2014 tarihinde sürücüsünün park halindeki araca çarpması sonucu oluşan 44.106TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; davacının sürücüsünün alkollü olduğunu, kaza tespit tutanağına göre olay yerini terk ettiğini, alkol raporunun 8 saat 45 dakika sonra aldırıldığını belirterek başvurunun reddini talep etmiştir.... Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; başvurunun reddine karar verilmiş, davacı vekilinin karara itirazı üzerine ... Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, itirazın reddine karar verilmiş; karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.2918 sayılı KTK’nın 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetme-liği’nin “uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli süreme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, “alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı” kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.Ayrıca, Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nun 48. Maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde,yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasayağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK'nun 1281. Maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.Yargıtay'ın yerleşik uyulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)Somut olaya göre, kaza günü olan 24/11/2013 günü saat 19.02de alınan alkol raporuna göre, sürücünün alkol miktarının 0,1 mg/dL olduğu belirlenmiştir. Hakem heyetince; alınan bilirkişi raporuna göre nöroloji uzmanı bu miktar üzerinden alkol miktarını geriye yürüterek hesaplama yapmıştır. Hakem heyetince yapılması gereken bilirkişiden ek rapor alınarak referans değer aralığına göre alkol miktarının promil olarak değer karşılığı açıklatılmalı ve alınan ek raporun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.