Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2453 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14821 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen olarak hüküm davacı ve davalılar ..., ..., ... vekilleri tarafından temyiz edilmiş, davalılar ... ve ... vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.02.2015 Salı günü davacı ...'ne izafeten ... Şubesi vekili Av.... ile davalılar ... ve ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü. Davacı Banka vekili, davalı borçlular ... ve ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak mal bulunamadığını ileri sürerek borçluların, dava konusu taşınmazlarını ve bir aracı diğer davalılara satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalı vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, dosya kapsamına göre davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili ile davalı ... vekili ve davalılar ... ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.HUMK’nun 388.maddesinin 3-5 bentleri (HMK’nın 297/1-c) hükümlerine göre mahkeme kararlarının asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini mahkemece incelenen maddi ve hukuki olay ve meselelerin özüne mahkemeyisonuca götüren gerçeklerin ne olduğu hususlarını içermesi zorunludur. Yine Anayasanın 141/3 maddesi hükmü de tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gereğini düzenlemektedir. Kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığı anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK’nun 428. (HMK’nın 369.) maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanır. Diğer bir ifadeyle Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Somut olayda Mahkeme hükmünde gerekçe olarak “ dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun olup hüküm vermeye elverişli bilirkişi birlikte değerlendirilerek” şeklinde yazılmıştır. Böyle bir karar, hangi taşınmazlar için hangi nedenlerle iptal kararı verildiği ya da hangi nedenlerle bir kısım taşınmazlar için red kararı verildiği hususunu da içermediğinden Anayasa’nın 141/3, 388/3-5 (HMK’nın 297/1-c) maddelerine aykırı olduğu gibi HUMK’nun 428. (HMK’nın 369.) maddesi gereğince Yargıtay denetimi olanağını da ortadan kaldırdığından hükmün bozulması gerekmiştir.Kabule göre de her bir tasarruf için ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücreti hesabı yapılarak açıkça kimlerin hangi miktarlarda yargılama giderinden sorumlu oldukları belirtilmemesi ve davacı için kredi verme tarihinin nazara alınmayarak aciz belgesinden muaf olduğunun kabulü de doğru olmamıştır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı ... vekili ve davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan yönlerden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar ... ve ...'na verilmesine, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar ... ve ...'dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ... ve ...'na geri verilmesine 10/02/2015 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.