MAHKEMESİ : Akhisar 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 02/03/2012NUMARASI : 2010/346-2012/112Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, dava dışı M..D..'in müvekkillerin miras bırakanını 11.1.2007 tarihinde öldürerek 29.500,00 TL'sini gaspettiğini, cezaevine girdikten sonra adına kayıtlı beş taşınmazı 23.1.2007 tarihinde yakın akrabası dava dışı M..A..'a sattığını, M.. A..'ın da borçludan aldığı 56 parsel nolu taşınmazı 13.4.2007 tarihinde davalılar T.. A.. ve M.. M..'ya sattığını, davalılar arasındaki tasarrufların müvekkilleri tarafından borçlu M..D.. aleyhine açılan tazminat davası sonucu hükmedilmesi muhtemel alacakların tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, dava konusu taşınmazların halen borçlunun yakınları tarafından kullanıldığını, 23.1.2007 tarihli tasarrufların iptali için 18.4.2007 tarihinde Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesine M..D.. ve M.. A.. aleyhine açtıkları 2007/130 Esas sayılı davanın derdest olduğunu dava konusu 56 parsel sayılı taşınmaz M.. A.. tarafından davalılar T.. A.. ve M.. M..'ya satılmış olması nedeniyle 2007/130 esas sayılı davasındaki ara karar gereğince bu davayı açtıklarını belirterek bu davanın mahkemenin 2007/130 Esas sayılı davası ile birleştirilerek davalılar arasındaki tüm satışların muvazaalı olması nedeniyle iptaline anılan taşınmazın borçlu M..D..adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar T.. A.. ve M.. M.. vekili,müvekkillerinin dava konusu taşınmazı emlakçı aracılığıyla, iyi niyetli olarak 75.000,00 TL bedelle aldıklarını, davanın 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde açılmadığını, birleştirme talebinin yasal olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre,davacı tarafından davalıların kötüniyetli kazanımda bulunduğu ileri sürülmediği ve ispatlanamadığı bu nedenle iyiniyetli davalıların bu kazanımının MK'nun 1023.maddesi uyarınca korunacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK'nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK'nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK'nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.İİK'nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Somut olayda, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dava dilekçesi içeriğinden davacı vekilinin,davalı dışı borçlu M...D...in dava konusu 56 parsel nolu taşınmazı 23.1.2007 tarihinde M..A..'a, Mehmet'in de 13.4.2007 tarihinde davalılar T.. A.. ve M.. M..'ya sattığını belirterek Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/142 Esas sayılı dosyasındaki alacağının tahsiline yönelik tasarrufun iptalini istediği anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler gereğince mahkemece öncelikle borçlu ile 3.kişi M..A... arasında İİK 282.madde gereğince zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan dava dilekçesinin davalı borçlu M.... D... vasisi S.... D... ile 3 kişi M...A..'a dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, bildirecekleri delillerin toplanması, Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/142 Esas sayılı dava dosyasının celbi ile dosyanın karara çıkıp çıkmadığı, karara çıkmış ise icra takibine konu yapılıp yapılmadığı, takibin kesinleşip kesinleşmediği, borçlu hakkında aciz belgesi düzenlenip düzenlemediği araştırılarak, tazminat dosyası karara çıkmış, takibe konulmuş, borçlu hakkında aciz belgesi düzenlemiş ise dava konusu 56 parselle ilgili 23.1.2007 ve 13.4.2007 tarihli tasarrufların İİK 278, 279, 280.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi, Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/130 Esas 2011/573 Karar sayılı dosyasının eldeki bu davaya etkisi (Özellikle İİK 283/2 madde yönünden)üzerinde de durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 24.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.