Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2379 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14497 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ...... Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki konut sigortasından doğan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın yargı yolu bakımından reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacı vekili; davacı sigorta şirketine sigortalı bulunan dairenin aşırı yağışlar sırasında İSKİ logarının tıkanması sonucu, sigortalı dairenin giderlerinden geri tepen suların daire içerisine yayılması sonucu zarar gördüğünü ve tüm zararın davacı şirket tarafından karşılandığını, hasar bedelini ödedikten sonra sigortalısının haklarına kanunen halef olduğunu beyanla, 2.780,17 TL tazminatın 15.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; tazminata dayanak gösterilen olguların hizmet kusuru niteliğinde olduğundan davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğunu, davanın görev yönünden reddine karar verilmesini, kanal tıkanıklığının ana kanaldan değil sigortalıların sorumluluğunda bulunan binanın ana kanala bağlı olduğu parsel bağlantısının tıkalı olmasından kaynaklandığının tespit edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın davalının hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davada İdare Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle yargı yolu yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16. maddesinde; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayıldıkları belirtilmiştir.Davalı İSKİ'nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun’da, bu kurumun Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Genel Müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceği açıklandığına göre, bu kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, 2560 sayılı Kanuna tabi olan İSKİ'nin gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle 6102 sayılı TTK’nin l6/l. maddesi anlamında tacir sayılacağını ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan (TTK’nin 3. maddesi) davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiğini, YHGK’nin 2l.09.l983 gün ve Esas l980/ll -272l Karar, l983/823 ve YHGK’nin 29.ll.l995 gün Esas l995/ll-647 Karar l995/l043, 03.10.2007 gün ve 2007/4-597 Esas-2007/694 Karar sayılı kararlarında benimsenmiştir.Bu durumda, tacir olan davalı İSKİ Genel Müdürlüğü ile davacı arasında davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gözetilerek, işin esasına girilmesi, taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.