Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 236 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15388 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R- Davacılar vekili, 20/11/2009 günü.. Caddesindek.. Doğalgaz önünden karşıdan karşıya geçmekte olan yaya ...'a işleteni davalı ... olup diğer davalı ... yönetimindeki ve ... Sigorta A.Ş. tarafından sigortalı ... plakalı otomobilin çarptığını ve müvekkilinin bu kazada yaralanarak hastaneye götürüldüğünü, ayağının kırıldığını, 2 defa ameliyat geçirdiğini, ayağına platin takıldığını, kaza tarihinden 1,5 yıl geçmesine rağmen halen iyileşmediğini, gerçek kusur durumunun yargılama aşamasında ortaya çıkacağını, davacı müvekkilinin kazadan önce gündelikçi olarak haftada 2-3 gün evlere temizliğe gittiğini, haftalık kazancının 100-150,00 TL arasında değiştiğini, kazadan sonra kendi evinde dahi temizlik yapamadığını, sürekli kısmi iş görememezlik, organ eksilmesi veya organ zayıflaması sonucu beden gücünün belli bir oranda azalması durumunda olduğunu, temizlik neticesi aylık 400-600 TL kazancı bulunduğu 6 ay boyunca çalışmadığından 3.000,00 TL kazanç kaybının bulunduğunu, davacının kazadan sonra ve tedavisi sırasında çektiği acıların yanı sıra bundan böyle sakatlığı nedeniyle zorlu bir yaşama katlanmak zorunda kalacağını, 27 yaşında olup en verimli çağında temizliğe gidip evine destek olduğunu, bu kazadan sonra artık çalışamayacağını, üzüntü taşıdığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 100.00 TL kalıcı iş göremezlik kaybı, 3.000,00 TL kazanç kaybı, 300,00 TL tedavi gideri, ulaşım giderleri ve bakıcı ücretinin toplamı olan 3.400,00 TL tazminatın 20/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen diğer davalı sigortadan poliçesinde yazılı sorumluluk limiti dahilinde tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... şirketi vekili, poliçe limiti ile sorumlu olduklarını, bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep etmiştir.Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı sürücünün kazada kusursuz olduğu, tüm kusurun davacı yayada olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, kazaya karışan araç sürücüsünün ve yayanın kusurunun belirlenmesi için ilk olarak makina mühendisi ... tarafından hazırlanan ve keşfen alınan 09.12.2011 tarihli raporda, yaya ...'un, gelen trafiğe dikkat etmeden karşıdan karşıya geçtiğinden %65 kusurlu, sürücü ...'ın yola her an yaya çıkabileceğini düşünerek hızını azaltması gerektiği halde azaltmadığından %35 kusurlu olduğu bildirilmiş; akabinde alınan ...Trafik İhtisas Dairesi'nce düzenlenen 07.02.2012 tarihli raporda ise sürücü ...'ın yol genişliğine nazaran yayanın yol içinde kat ettiği mesafe nazara alındığında fren tedbiri almaya başlamakta geciktiğinden kazada %20 kusurlu olduğu, yaya ..., yayaların uyması gereken kuralları ihlal ederek her iki yönde trafik akışının geçişine uygun olduğundan emin olduktan sonra geçişe başlaması gerekirken yeterli kontrolü yapmadan yol ortasına geldiğinde geçiş yönüne göre solundan gelen trafiği kontrol etmeden geçme fiilini sürdürdüğü ve kendi can güvenliğini tehlikeye attığından %80 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece ... Trafik İhtisas Dairesi'nden alınan rapor hükme esas alınmıştır.Davalı ...'ın taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan yargılandığı ... 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/220 Esas, 2011/24 Karar sayılı ilamı ile sanığın kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiş ve yargılama sırasında alınan 07.10.2010 tarihli, trafik polisi, ... tarafından düzenlenen raporda yaya ...'un, duran park halindeki bir aracın arkasından ve devamında seyir halindeki minibüsün arkasından sağdan yola girip araçlara ilk geçiş hakkını vermediğinden ve yolu ortaladığından diğer yönden gelen araçları kontrol etmeden ve duramayacak kadar yaklaşmış araçlara dikkat etmeden geçisine devam ettiğinden asli ve tam kusurlu olduğu, sürücü ...'ın 9 metre fren izi olduğu, fren izinin 35 km hıza tekabül ettiği, sürücünün hızının limitlerine uygun olduğu, fren yaptığı, buna rağmen aniden yola atlayan yayaya çarpmaya engel olmadığından kusursuz olduğu değerlendirilmiş, ceza mahkemesince sözkonusu bu rapordaki kusur durumuna göre değerlendirme yapılarak verilen karar Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin 15.05.2013 tarih, 2012/17609 E, 2013/13754 K sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. (6098 sayılı YBK’nun 74.md) maddesine göre hukuk mahkemesi ceza mahkemesince belirlenen kusur oranları ile bağlı değildir. Ancak ceza yargılaması sonucunda belirlenen maddi olgu hukuk mahkemesi için de bağlayıcıdır. Somut olayda, Mahkemece, ceza dosyasında alınan 09.12.2011 tarihli kusur raporu ile ceza dosyasında alınan 07.10.2010 tarihli kusur raporu arasındaki çelişki ATK Trafik İhtisas Dairesi'nce düzenlenen 07.02.2012 tarihli rapor ile giderilmiştir. Oluşa ve maddi vakanın gerçekleşme biçimine uygun olan ATK Trafik İhtisas Dairesi'nden alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü az da olsa kusurludur. Buna göre; davalı sürücünün %20 kusurlu olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.