Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2279 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1731 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :.........Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacı vekili, davacıya Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı olan aracın dava dışı şahsın sürücü belgesiz olarak sevk ve idaresindeyken, dava dışı karşı araca çarparak hasara uğrattığını, sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, kazada meydana gelen hasar nedeni ile karşı araç malikine ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin tahsili için davalı sigortalı aleyhine İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2013/14137 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe ve borca itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu belirterek haksız itirazının iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve dosyada bulunan belgelere göre, dava tarihinde davacı yetkili icra dairesi yönünden seçimlik hakkını kullandığından mahkememiz kaza çevresinde yetkili icra müdürlüğü tarafından yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114-115 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu bakımından usulden reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminatın rücuan tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.28.11.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun'un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı TKHK'nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Somut olayda; davacı vekili, sigortalısı olduğu davalının aracının karıştığı kaza neticesinde zarar gören araç malikine poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır.Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır.Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlüğünden sonra 24.06.2014 tarihinde açılan davaya tüketici mahkemesi sıfatı ile bakılmamış olması doğru görülmemiştir. 2-Kararın görev yönünden bozulmuş olması nedeniyle görevli mahkemece yetki konusu değerlendirileceğinden davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 25/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.