MAHKEMESİ :.........Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı ......'nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına tescilli 2003 01632 sayılı ........ 17.5.2007 tarihinde davalı .........'ne devrettiğini, bu devir dışında borçlunun makinaları ile ondokuz işçisini de davalı ....... devrettiğini belirterek marka devrinin muvazaalı olduğunun BK'nun 18.maddesi gereğince tespiti ile kıyasen İİK'nun 283 maddenin uygulanarak haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu şirket savunma yapmamıştır.Davalı ......... vekili, marka devri yasaya uygun yapıldığından dava konusu yapılamayacağını, davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi gerektiğini, aciz belgesi sunulmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; dava konusu markanın alacaklıdan mal kaçırma amacıyla devredildiğinin yasal delillerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava TBK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.Somut olayda davacının, davalı borçludan 17.2.2006 tanzim tarihli senet nedeniyle alacaklı olduğu, borçlu hakkındaki icra takibi kesinleştiği, (eldeki dava yönünden icra takibi yapılması bile gerekmemektedir) borçlu şirkette çalışan 19 işçinin 2007 yılı Mayıs ayında borçlu şirketten ayrılarak davalı 3.kişi şirkette işe başladığı, davacının alacaklı olduğu dava dışı 2006/13105 sayılı takip dosyasından 26.5.2007 tarihinde davalı ..........'nin adresinde yapılan haciz sırasında haczedilen menkullerin borçlu tarafından davalı 3.kişi şirkete satılan mahcuzlar olması nedeniyle davalı 3.kişi tarafından açılan istihkak davanın reddine karar verildiği, dava konusu marka devrinin ise 17.5.2007 tarihinde 1.000 TL gibi sadece Türk Patent Enstütisince alınması gereken harç ve masraf karşılığı devredilmiş olması, davalıların aynı bölgede aynı alanda faaliyette bulunmaları gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığından dava konusu marka devrinin ticari emtianın kısmen devri mahiyetinde olduğu dolayısıyla muvazaalı devir olduğunun kabulü ile 283/2 maddesinin kıyasen uygulanarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.