Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkili şirkete ait araca,davalıların malik ve sürücüsü oldukları aracın tam kusurlu çarpması sonucu hasar meydana geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.00YTL tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, yargılama aşamasında tazminat talebini 7.325.00YTL arttırarak toplam 8.325.00 YTL’ye yükseltmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, 8.325.00YTL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000.00YTL’lik kısmi dava açmış, 21.02.2007 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat miktarını rapor doğrultusunda 7.325.00YTL arttırarak toplam 8.325.00 YTL’nin tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili ise, ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Bilindiği gibi, davacı kısmı davada saklı tuttuğu fazlaya ilişkin haklarını, ek bir dava açarak isteyebileceği gibi, müddeabihi aynı davada kısmi ıslah dilekçesi verip harcını yatırmak suretiyle arttırabilir. HUMK'nun 83. maddesinde ıslah, taraflardan birisinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltilmesi olarak tanımlanmıştır. Islah, davanın tamamen veya kısmen ıslahı şeklinde yapılabilir. Gerek öğretide gerekse yargısal kararlarda tamamen ıslahda, yeni bir dava açılmış sayılamayacağı, ıslah edilen davanın ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğu bunun doğal sonucu olarak zamanaşımının ve hak düşürücü sürenin ilk davanın açıldığı tarihte kesilmiş sayılacağı, kısmi davada ise dava edilmeyen alacak kesimi için fazlaya ait hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmektedir. Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. (Y.HGK.20.3.1068 gün E.9/210,K.151, Y.HGK.23.11.1966 E.T/593, K.296) O halde, kısmi davada, dava edilmeyen alacak için fazlaya ait hakkın saklı tutulmuş olması zamanaşımını kesmez. Bu durumda mahkemece, ıslah ile arttırılan miktar yönünden, 2918 Sayılı K.T.K.’nun 109/1.maddesinde öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek, bu kısma ilişkin talebin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 14.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.