Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18449 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11498 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 26/03/2013NUMARASI : 2012/100-2013/91Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını, borçluya ait olan şirket hisse senetlerini davalı üçüncü kişilere devrettiği ve bu tasarufun mal kaçırma amacı ile yapıldığından iptalini talep etmiştir.Davalı Hüseyin ve Ömer vekili,satışın gerçek olduğunu ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Diğer davalılar, duruşmaya katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamışlardır.Mahkemece, davalılardan Erem yönünden davanın atiye terk edildiği, borçlu ile davalı Sedat'ın amca yeğen olduğundan İİK'nun 278.maddesi gereğince davanın kabulüne, diğer davalılar Hüseyin ve Ömer'in kötü niyetine ilişkin delil sunulmadığından bu davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. ( İİK.m.277 ). Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır.Somut olayda, icra dosyası içeriğinden borçlu hakkında herhangi bir haciz işlemi yapılmadığı, aciz durumunun net olarak ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda aciz halinin bulunduğundan söz edilemez.Mahkemece,bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Dava şartı eksikliği kamu düzenine ilişkin olduğundan temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.