Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18192 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8479 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2009/514-2012/747Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı İ.. Ç.. hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcunu karşılayacak haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kendisine ait taşınmazı diğer davalıya sattığını öne sürerek satış işlemlerine ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı H.. Ç.. davanın reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir.Mahkemece koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.İptal davasında amaç, İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığ?? araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastınınişlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda mahkemece dava konusu tasarrufun esasen inançlı olarak temlik edilen taşınmazın eski malikine geri döndürülmesi suretiyle hukuki durumun eski haline getirilmesinden ibaret olduğu, bu nedenle olayda İİK.nın 277 ve devamı maddeleri gereğince iptal koşullarının oluşmadığı, kaldı ki tasarrufta ivazlar arasında fahiş farkın da olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Dava konusu taşınmaz 18.11.2008 tarihinde borçlu davalı İ.. Ç.. tarafından üzerindeki ipotekle birlikte H.. Ç..'a satılmıştır. Aynı taşınmaz daha öncesinde ise 25.12.2006 tarihinde 3. kişi konumundaki davalı H.. Ç.. tarafından borçlu davalı İ.. Ç..'e satılmıştır. Davalı H.. D.., yapılan tasarrufun aslında daha önce kendisine ait taşınmazın bankadan ucuz konut kredisi kullanmak amacıyla borçlu davalıya satıldığını öne sürerek diğer davalı ile aralarında yaptıkları yazılı anlaşmaya ilişkin belge ve bankadan kullanılan kredinin geri ödemesine dair bir kısım dekontlar ibraz etmiştir. Ancak davalıların inanç sözleşmesine dair kendi aralarında yaptıkları adi yazılı anlaşma ile kredi taksitlerinin bir kısmının 3. kişi veya temsilcisi tarafından yatırılmış olması anlaşmanın tarafı olmayan 3. kişileri (somut olayda davacı alacaklıyı) bağlamaz. Bu durumda mahkemece yukarıda açıklandığı gibi İİK'nin 278.,279 ve 280. maddelerinde yazılı olan iptal koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılıp irdelenmesi, özellikle 3. kişi konumundaki davalı H.. D.. borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının karar yerinde tartışılması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 11.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.