Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1807 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 270 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Kadastro sırasında 105 ada 2 parsel sayılı 659228.06 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak niteliğiyle hazine adına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı Muhibbi Özkan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine taşınmazın mera olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Morkaya köyü tüzel kişiliği davaya katılma talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davacının dava ettiği taşınmaz bölümü üzerinde yasada öngörülen süreye ulaşan zilyetliğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde 105 ada 88 nolu parselin 30 seneyi aşkın süreyle zilyetliğinde olduğunu bildirerek adına tescilini istemekle beraber, ilk oturumda dava ettiği yerin 105 ada 2 parsel içerisinde bulunan bir yer olduğunu bildirmiştir. 105 ada 2 nolu parsel hazine adına tesbit edildiğine davanında 2 nolu parselin askı ilan tarihleri arasıda açılmış bulunmasına nazaran gerek husumette ve gerekse dava süresi yönünden bir yanılgı bulunmamaktadır. Yargılama aşamasında Kınalıçam ve M...... köyü muhtarlıkları taşınmazın mera olduğu iddiasına dayanarak davaya katılma talebinde bulunmuşlardır. Bu durumda üzerinde durulacak husus taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı, değilse davacı yararına dava ettiği yer üzerinde kadastro tesbit tarihine kadar zilyetliğe dayalı taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yönlerinde toplanmaktadır. Köy muhtarlıkları katılma isteminde bulunmalarına karşın katılma harcını yatırmaları konusunda önel verilmemiş ve bunun sonucu olarak katılma talepleri hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiştir. T aşınmazın öncesinin tapusuz olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bilindiği üzere tapusuz bir taşınmazın zilyedi adına tesciline karar verilebilmesi için öncelikle taşınmazın tescile tabi yerlerden tarım arazisi olması, zilyedin zilyetliğinin tesbit gününe kadar aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla olmak üzere 20 yıla ulaşması, ayrıca maddi olaylardan sayılan zilyetliğin ve sürdürülüş biçiminin tanık ve diğer delillerle kanıtlanması gerekir. Bunun yanında bir yerin mera olarak kabulü içinde, o yerle ilgili yetkili makamlarca verilmiş mera tahsis kararı ve kaydının olması, bulunmadığı takdirde taşınmazın başlangıcı bilinmeyen bir süreden beri ve de eylemli şekilde mera olarak kullanılması, dinlenecek bilirkişi ve tanıklarında davanın sonucunda yararı bulunmayan komşu köylerden seçilmeleri zorunludur. Yerel bilirkişilerden birisi komşu köyden olmakla beraber diğer yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın bulunduğu köydendir. Diğer taraftan bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı açıkca sorulmamış ve yine bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın kim yada kimlerden kaldığı, davacının zilyetliğinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmamıştır. Usulün 259. maddesine göre taşınmazlarla ilgili davalarda bilirkişi ve tanıkların mahallinde dinlenmeleri gerekirken bir kısım davacı tanıkları duruşma sırasında dinlenmek suretiyle bu ilkeyede uyulmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm verilemez, O halde öncelikle gerek Morkaya ve gerekse Kınalıçam köyü muhtarlıklarına katılma harçlarını yatırmaları için önel verilmeli, daha sonra taraflardan komşu köylerden olmak üzere taşınmazı ve öncesini iyi bilen yaşlı tanık göstermeleri istenmeli, yerel bilirkişi temininde de aynı yol izlenmeli, taşınmazın bulunduğu yörede toprak tevzi komisyonunca çalışma yapılıp yapılmadığı merciinden sorulmalı, aynı şekilde taşınmazın bulunduğu yöreyle ilgili mera tahsis kaydı yada kararı olup olmadığı merciileri nezdinde araştırılmalı, daha sonra önceki keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıklarla taraflarca komşu köylerden gösterilecek tanıklar ve temin edilecek yerel bilirkişiler ve tüm tesbit bilirkişileri eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak keşif yerinde davacıya dava ettiği yeri gezip göstertilip düzenlenecek krokiye yeri işaret ettirilmeli ve davacının bu yöndeki beyanı imzasıyla belgelendirilmeli, takiben olduğunda mera tahsis kaydı ve kararı yerel ve teknik bilirkişi aracılığıyla gereği gibi yerine uygulanmalı, bilirkişi ve tanıklardan dava edilen taşınmaz bölümünün öncesinin kadim ve geleneksel şekilde kullanılan mera olup olmadığı, değilse taşınmazın kim yada kimlerden kaldığı, davacıdan önce kimlerin zilyet ettiği, davacının zilyetliğinin ise başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, taşınmazın sulu arazi olup olmadığı 5403 sayılı yasa hükümleride gözetilerek araştırılmalı, Morkaya köyü muhtarlığının katılma dilekçesi ekinde sunmuş olduğu Yusufeli Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.10.1951 tarih 1951/16-111 esas ve karar sayılı ilamının dayanağı dava dosyası getirtilmeli, dosyanın aramalara rağmen bulunamaması halinde ilamın uygulaması yapılarak taşınmazı kapsayıp kapsamadığı kesin olarak saptanıp ona göre delillerin değerlendirilmesinde dikkate alınmalı, bilirkişi ve tanıkların mahallinde dinlenilmesi ilkesine uyulmalı, taşınmazın öncesinin mera olduğunun belirlenmesi halinde bu tür yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceği ve de tescile tabi yerlerden olmadığı düşünülmeli, fen bilirkişisine yapılan keşif ve uygulamaları vede dava edilen taşınmaz bölümlerinin 105 ada 2 nolu parsel içerisindeki konum ve miktarını gösterir geniş kapsamlı raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 7.3.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.