MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davalar, İİK. 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali ile bu davanın dayanağını oluşturan takipteki senedin bedelsiz olduğuna yönelik açılmış menfi tespit davası istemine ilişkin olduğu, kural olarak iki dava arasında bağlantı bulunması halinde usul ekonomisi de nazara alınarak bu iki davanın birlikte görülmesi gerektiği,ancak bu iki davadan biri öteki davada verilecek karara etki edecek türden ise sonucu etkilenecek dava dosyasının öteki dava dosyasını bekletici mesele kabul etmesi gerektiği, başka bir anlatımla bu iki davanın tefriki ile ayrı ayrı görülmesi gerektiği, tasarrufun iptali davalarında takip konusu borcun kesinleşmiş olması yanında alacağın da gerçek bir alacak olduğunun belirgin olması gerektiği, alacağın gerçek olmaması ya da ödenmiş olması gibi bir durum ortaya çıktığında tasarrufun iptali davasının temelinin kalmayacağı, uygulamada tasarrufun iptali davalarından sonra açılan menfi tespit davalarının sırf davayı uzatma amaçlı olduğu gerekçesi ile beklenmesine gerek görülmez iken iş bu davada menfi tespit davası ciddi bulunarak birleştirildiği ve yargılamaya devam olunduğu,bundan dolayı artık menfi tespit davasının sonucunun tasarrufun iptali davasını etkileyebileceğinin de kabulü gerektiği, somut olayda birleştirilen menfi tespit davası yazılı usule göre sürdürülecek bir dava olup tasarrufun iptali davaları ise basit yargılama usulüne tabi davalardan olması nedeniyle iki davanın birlikte görülme imkanı bulunmadığı, hal böyle olunca açıklanan hususlar nazara alınarak iki davanın tefrik edilerek menfi tespit davasının sonucunun beklenmesi ve hasıl olan duruma göre bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetli olmadığı gereğine değinilmiştir.Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda davalılar arasında yapılan tasarruf işlemlerinin İİK’nun 277,278,279 ve 280 maddeler gereğince iptale tabi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine, davalı 4.kişi ...’in borçlunun oğlu olması nedeniyle dava konusu 22.7.2002 tarihli tasarrufun İİK’nun 280/1 madde gereğince iptale tabi bulunmasına, eksik harcın karar ilam harcı şeklinde tamamlanmış olmasına göre davalılar ... ve ... vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava konusu 9 nolu bağımsız bölüm 26.4.2001 tarihinde borçlu tarafından davalı ...’a, onun tarafından da eşit hisselerle 21.1.2002 tarihinde davalı 4.kişiler ...’e satılmıştır. İİK’nun 282/2,3 ve 280/1 maddesi gereğince 4.kişi konumunda olan davalılar ...hakkında iptal kararı verilebilmesi için davacı tarafından davalı 4.kişilerin kötüniyetli olduğunun yani borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğunun ispatlanması gerekir. Somut olayda borçlu ile davalı 4.kişiler arasında akrabalık, komşuluk, sosyal ve ticari ilişki bulunmadığı, ...1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/464 Esas 2004/591 Karar sayılı dosyasından adı geçen davalı 4.kişilerin 24.9.2002 tarihli dahili dava dilekçesi ile haberdar oldukları, anılan ilam içeriğinden davacının dava konusu taşınmaza yönelik açtığı tapu iptal ve tescil davasının red le sonuçlandığı, dava konusu evin davalı 4.kişiler tarafından camdaki ilan üzerine aynı apartmanda oturan tanık ...’ın aracılığıyla alındığı,tanık ...’in davacı ile borçlu arasındaki ihtilafları bildiğinin iddia ve ispatlanmadığı, davacının oğlunun anılan taşınmazda kiracı olması ve borçlu ile aralarındaki ihtilaf nedeniyle dava konusu taşınmazı davalı 4.kişilere göstermemesi, davalı 4.kişilerin dava konusu taşınmazı fiilen teslim almak için idari ve adli yollara (tespit, Kaymakamlık men kararı, fuzuli işgal nedeniyle meni müdahale davası...gibi) başvurması, dava konusu taşınmazı mahkeme kararı gereğince icra yoluyla teslim almaları, aldıktan sonra eve değer arttırıcı imalatlar yapmaları gibi maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde davalı 4.kişiler ... ve ...’ün kötüniyetli olduklarının kabulünün mümkün olmadığı, aksinin de yani kötüniyetli olduklarının da davacı tarafından ispatlanamaması nedeniyle adı geçen davalılar yönünden davanın reddine, bu durumda dava konusu 9 nolu bağımsız bölüm yönünden davalı 3.kişi ... hakkındaki davanın İİK’nun 283/2 madde gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle davalı ...’ın davacının kat’i aciz belgesindeki 112.023 TL alacağı ile sınırlı olarak 50.000 TL tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 5.378,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...'den alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ...'a geri verilmesine 17.1.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.