MAHKEMESİ :İslahiye Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ :05/03/2013NUMARASI :2009/140-2013/72Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, davalı şirketin trafik (ZMSS) sigortacısı olduğu aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan davacılar Ökkeş ve Melek'in müşterek çocukları, diğer davacıların kardeşi Ş.. Ç..'nin vefat ettiğini, yola serilen mıcırdan kaynaklanan kazada yolun bakım ve onarımından sorumlu diğer davalının da zarardan sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, ıslahla birlikte davacı baba Ökkeş için 14.156,14 TL, davacı anne Melek için 24.577,17 TL destekten yoksun kalma tazminatının her iki davalıdan, davacı baba ve anne için 20.000,00'er TL, davacı M.. E.. için 7.500,00 TL, davacı H.. İ.. için 2.500,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalıdan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuş, diğer davalı vekili, davanın yargı yolu, husumet ve esas yönünden reddini savunmuştur.Mahkemece toplanan delillere göre, davacıların ıslah edilen maddi tazminat talepleri ile manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.1-)Davalı Özel İdare vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;a-)Davalı kamu tüzel kişisi olup görmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluğu özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak İdari Yargılama Usul Kanunu 2.madde hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikamesi gerekmektedir. (11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)Somut olayda, davacılar vekili, trafik kazasının yolun bakım ve onarımından sorumlu davalı kurumun yola serdiği mıcırdan kaynaklandığını ve davalının bu nedenle zarardan sorumlu bulunduğunu belirterek davalı kurum yönünden hizmet kusuruna dayalı olarak dava açmıştır. Görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, mahkemece bu davalı hakkındaki dava tefrik edildikten sonra, bu davalı yönünden idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.b-)Bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.2-)Diğer davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;a-)Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminat hesaplama yönteminin hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.b-)Davalı vekili olayda müteveffanın hatır için taşındığını savunmuş olup, hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK.’nun 43. maddesi (6098 S.BK.mad.51) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim, tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Somut olayda, mahkemece olayda hatır taşıması bulunup bulunmadığı dosya kapsamı itibariyle tartışılıp irdelenmiş değildir. O halde mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması, BK.’nun 43. maddesi hükmünce tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı hususunun tartışılıp değerlendirilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.c-)2918 sayılı KTK'nun 99 ve ZMSS Genel Şartlarının B.2.maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Dosya kapsamından, davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine usulüne uygun bir müracaat yapılmadığı anlaşılmakta olup, buna göre davalı sigorta şirketinin dava dilekçesinde her davacı için talep edilen 5.000,00'er TL (Toplam 10.000,00 TL) maddi tazminat kısmı için dava tarihi itibariyle temerrüde düşmüş olacağından, hükmedilen bu miktar için dava tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.SONUÇ; Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Özel İdare vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bu aşamada diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, (2/a) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı sigorta şirketi vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2/b ve c) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı sigorta şirketi vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.