MAHKEMESİ : Adana 4. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/01/2013NUMARASI : 2011/141-2013/36Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Y.. M.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı Banka vekili, davalı borçlu O. E. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını davalı Y.. M..'a satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalı Yusuf vekili, taşınmazı ipotekle yükümlü olarak satın aldıklarını, ipotek borcunun kendileri tarafından ödendiği daha sonrada bir başka şahsa sattıklarını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne Yusuf taşınmazı elden çıkardığından taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri 225.000,00 TL'nin icra dosyasındaki alacak ve ferilerini geçmemek üzere tahsiline karar verilmiş hüküm davalı Yusuf vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Bedel farkından dolayı tasarrufun iptaline karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dairemizin yerleşmiş içtihadına göre taşınmazın satış bedeline mahsuben yapılmış resmi belgeli ödemelerin de tapuda gösterilen satış bedeline ilavesi suretiyle bedel karşılaştırılmasının yapılması gerekir.Somut olayda, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde dava konusu taşınmazın satış tarihindeki değerinin 215.000,00 TL olduğu tesbit edilmiştir.Tapuda satış bedeli 75.000,00 TL olarak görülmekte ise de üzerinde Ziraat Bankasının 300.000,00 TL ipoteği olduğu anlaşılmaktıdır. Nitekim anılan banka tarafından gönderilen yazıda ipoteğin konut kredisi için konulduğu kalan 136.800,00 TL borcun davalı Yusuf'un akrabası C.M. tarafından kapatıldığı bildirilmiştir. Bu durumda ivazlar arasında fahiş bir farkın olduğundan söz edilemez. Davalılar arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın da ispat edilememiştir.Bu durumda mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Yusuf vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Y.. M..'a geri verilmesine 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.