MAHKEMESİ :Ankara 2. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ :27/02/2014NUMARASI :2013/169-2014/122Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik (ZMSS) sigortacısı olduğu aracın trafik kazası sonucunda müvekkiline ait araçta hasara neden olduğunu ileri sürerek, 8.250,00 TL araç hasar bedeli, 655,00 TL araç mahrumiyet zararı ve 463,00 TL tespit giderinin faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, toplanan delillere göre, davalı yanın olayda kusuru bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak resmi görevli memurlarca düzenlenen 25.7.2011 tarihli Kaza Tespit Tutanağın'da ışık kontrollü kavşakta meydana gelen kazada her iki sürücünün de kendilerine yeşil ışık yanarken geçiş yaptıklarını iddia ettiklerinden kusur tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir. Davacı vekili davalı tarafın olayda tam kusurlu olduğu iddiasıyla dava açmış, davalı taraf olayda davacının tam kusurlu olduğunu savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan ve yargılama sırasında düzenlenen 07.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücünün olayda kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Öte yandan, davacı vekili delil listesinde olaya ilişkin Ankara 19.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/1262 Esas sayılı dava dosyasına dayanmış olup, Borçlar Kanunu'nun 53.maddesi (6098 S.TBK'nun 74.maddesi) uyarınca, hukuk hakimi ceza mahkemesince belirlenen kusur oranıyla bağlı olmayıp, ceza mahkemesince belirlenen maddi olgu ile bağlı ise de; anılan ceza davasının yargılaması sırasında da; kusur yönünden Adli Tıp Kurumu'ndan alınan 09.10.2012 tarihli raporun alternatifli olarak düzenlendiği, buna göre, hangi sürücü kırmızı ışıkta geçti ise tam kusurlu olacağının belirtildiği, ceza mahkemesince olayda sanık (davalı) A.. S..'ın tam kusurlu olduğuna dair 1.görüşün benimsendiği ve sonuçta 20.11.2012 gün, 2012/1727 Karar sayılı kararla 5271 S.CMK'nin 231. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildiği ve kararın kesinleştiği anlaşıldığından, ceza davası neticesinin eldeki davada bağlayıcı olmayacağı açıktır. Ancak, ceza dosyası içeriğine göre yargılama sırasında olayın görgü tanıklarının dinlendiği, tanıkların sanığın (davalının) sürücüsü olduğu aracın kavşağa süratli girip kendilerinden sonra yeşil ışıkta geçiş yapan araca (davacı aracına) çarptığını beyan ettikleri görülmektedir. Buna göre, her ne kadar eldeki davanın yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunda ceza dosyası içeriği irdelenmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere ceza mahkemesinin kusura ilişkin kabulü karşısında bu raporun hüküm kurmaya elverişli olamayacağı açıktır. O halde, mahkemece, davalı Anıl'ın delil listesinde olaya ilişkin olduğunu bildirdiği Ankara 20.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/610 Esas sayılı dosyasının da getirtilerek, davalı sürücü ile ceza yargılaması sırasında dinlenen olayın görgü tanıklarının da hazır edilmeye çalışılıp Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti'nden seçilecek üç kişilik kusur bilirkişi heyetiyle birlikte kazanın olduğu yerde keşif yapılması, tanıkların dinlenmesi, kaza tespit tutanağı, kroki, olay yeri kavşağın trafik ışık ve sinyalizasyon durumu ve tüm dosya kapsamının birlikte tartışılıp irdelenerek taraf sürücülerinin olaydaki kusur oranının belirlenmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.