MAHKEMESİ :Ankara 18. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ :23/10/2014NUMARASI :2013/261-2014/587Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili özetle; müvekkili şirkete ait olan ... plakalı aracı diğer müvekkili A. Ş.kullanmaktayken ... plakalı aracın şeridini değiştirmek istemesi neticesinde müvekkilinin kullanmış olduğu aracına çarpması sonucu müvekkilinin aracının hasara uğradığını, ağaçlara çarparak durabildiğini, hayati tehlike atlattığını, kazanın tamamen davalının kusurundan kaynaklandığını, müvekkilinin herhangi bir kusurun bulunmadığını, 15.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili özetle; kaza tarihinde hava koşullarından kaynaklanan olumsuzluklardan ötürü davacıya ait aracın sürücüsünün müterafik kusurun dikkate alınmadığını, kaza sebebiyle uğradığı maluliyet kaybının söz konusu olmadığını, davacının aracı kullanamamaktan ötürü zararına ilişkin kanıt dosyaya sunulmadığını, 15.000,00 TL gibi bir yoksun kalınan karın neye göre hesaplandığını anlayamadıklarını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 9.700,00TL'nin davalıdan alınarak davacı İ. R. Tom. AR-GE Müh.Mak.San.Tic.Ltd.Şti'ye verilmesine, davacı F.. Ö..'in manevi tazminat isteminin reddine, karar verilmiş; hüküm, süresi içerinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-1086 sayılı HUMK'nın 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı HMK'nın karşılık 297/1-2.maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.Yargıtayın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.Somut olayda, gerekçe kısmında davanın kısmen kabulle 2.000,00 TL değer kaybı 700,00 TL kazanç kaybı olmak üzere 2.700,00 TL'ye hükmedildiği ve davacı A.. Ş..'in manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği belirtilmiş olmasına rağmen hüküm fıkrasında kısa kararda davanın kısmen kabulle 9.700,00 TL'nin davalıdan tahsiline, davacı F.. Ö..'in manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmün gerekçesi ile kısa karar karar uyumlu olmayıp, taraflar yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak nitelikte olduğundan, bu yön yukarıda açıklanan yasa maddelerine açık bir aykırılık oluşturduğundan (10.04.1992 gün, 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere) hükmün bozulması gerekmiştir.2-Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı F.. Ö..'e geri verilmesine 09/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.