MAHKEMESİ ..........Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 08.12.2015 Salı günü davalı vekili Av. ....... geldi. Davacılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkillerinin murisi .......'ın davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı aracı kullanmakta iken gerçekleşen tek taraflı kazada vefat ettiğini ve müvekkillerinin bu suretle murislerinin desteğinden mahrum kaldıklerını ileri sürerek ıslahla birlikte davacı ... için 106.249,46 TL, davacı ......... için 15.270,75 TL, davacı ....... için 23.190,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davacılar murisinin ehliyetsiz ve kasksız seyahat ettiği sırada kazanın meydana geldiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama sonucu ve toplanan delillere göre; desteğin aynı zamanda araç işleteni olup ehliyetsiz olduğu ve istiap haddinin aşıldığı, ZMSS Genel Şartları'nın B.4. maddesine göre rücu şartlarının oluştuğu, davacıların aynı zamanda desteğin mirasçıları olup mirası reddettiklerine ilişkin bir kararın dosyaya ibraz edilmediği, bu şekilde BK 135/1 maddesine göre alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi nedeniyle borcun sona erdiği gerekçesiyle davanın reddine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının İşletene Rücu Hakkı” başlığını taşıyan B.4. maddesinde tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafık Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmiş olması veya yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tesbit edilmiş olan istiab haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş olması halinde, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebileceği düzenlenmiştir. Mahkeme, yukarıdaki Genel Şartlar'a dayanarak somut olayda rücu şartlarının oluştuğu, bu şekilde alacaklı-borçlu sıfatlarının birleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Oysa, Genel Şartlarda da “ödemede bulunan sigortacısı” ibaresi ile açıkça ifade edildiği üzere, bir edimin rücu edilebilme şartlarının değerlendirilebilmesi için öncelikle o edimin ifa edilmesi gerekmektedir. Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmış olmalarına, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacak olmasına, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, bu hususun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyecek olmasına göre, zarar gören üçüncü kişi sıfatıyla davalı sigorta şirketinden zararlarının tazminini talep eden davacılara karşı, eldeki davada rücu iddiası ileri sürülemez. Çünkü davalının ileri sürdüğü alacak hakkı, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı hakkından sonra ve onun doğumuna bağlı olarak doğan bir haktır. Açıklanan nedenlerle işin esasına girerek tüm taraf delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 08/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.