Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13528 - Karar Yıl 2004 / Esas No : 11912 - Esas Yıl 2004
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davalılar Yaşar ve arkadaşlarıyla dava ihbar edilen karayolları idaresi tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı tapu kaydına ve kadastro öncesi sebebe dayanarak genel kadastro sonucu davalılar adına oluşan tapu kaydının kısmen iptal ve tescili isteğiyle dava açmıştır. Davaların birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda dava konusu 6 ve 9 sayılı parseller için dava atiye bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu 7 sayılı parsel yönünden davanın kabulüne, fen bilirkişilerinin krokisinde A harfi ile gösterilen 1089.65 m2 lik bölümün tapu kaydının iptaline 144 ada 8 sayılı parsele ilavesine karar verilmiş hüküm davalılar Yaşar ve arkadaşlarıyla dava ihbar edilen karayolları idaresi tarafından temyiz edilmiştir. 1 - Usul Yasası hükümlerine göre hükmü temyiz etme yetkisinin davanın taraflarına ait bulunmasına, davanın ihbar edilmesi ihbar edilen kişiye taraf sıfatını kazandırmayacağına göre Karayolları Genel Müdürlüğünün temyiz isteminin (dilekçesinin) REDDİNE, 2- Davalılar Yaşar ve arkadaşlarının temyizine gelince; Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Kadastro sırasında 8 nolu parsel tapu kaydına, zilyetliğe ve tapu dışı taksime dayalı olarak davacı Sabri, 7 nolu parsel ise keza tapu kaydına, irsen intikale ve zilyetliğe dayalı olarak davalı Yaşar ve müşterekleri adına tespit edilmiştir. Davacı Sabri 8 nolu parselin yüzölçümünün 4500 m2 olması gerekirken tesbitte 2985 m2 lik yer verildiğini, noksanlığın başlangıçta 6, 7 ve 9 nolu parsellerde ölçüldüğünü iddia etmiş, aşamada ise 6 ve 9 parseller hakkındaki davasını atiye bıraktığını ve davasının 7 nolu parsele yönelik olduğunu bildirmiştir. Taraf tapuları ayrı kökten gelmekte olduğu, 7 nolu parselin tapusunun tevzi talimatnamesine göre oluşturulduğu görülmüş, davacının paydaşı bulunduğu Eylül 1930 tarih, 40 nolu tapu kaydının ise geldileri getirtilmemiş ve oluşturuluş nedeni üzerinde durulmamıştır. Ayrıca tapu kayıtları gereği gibi yerlerine uygulanarak kapsam ve aidiyetleri saptanmamış, 1981 ve 1985 yıllarında parsellerin bulunduğu yerde iki kez kamulaştırma yapılmasına karşın kamulaştırma haritalarının keza yerine uygulaması yapılmamıştır. Öte yandan kamulaştırma kararında 8 nolu parsel olarak taşınmazın kamulaştırıldığı yazılı olup ona göre Karayolları Genel Müdürlüğü adına tapuda tescili yapılmıştır. Söz konusu kararda Sabri taraf bulunduğuna göre ilamın kendisini bağlayacağı kuşkusuzdur. Davacının dayandığı tapu kaydının 8 nolu parseli kapsamadığının belirlenmesi ve 8 nolu parselinde karayollarınca kamulaştırılıp kamulaştırma işleminin kesinleşerek tapuya tescili yapılmasına karşın davacının aktif dava ehliyetinin sona erip ermediğinin de karar yerinde tartışılması yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm verilemez, o halde davacının dayandığı Eylül 1930 tarih, 40 nolu tapu kaydının örneği eklenerek ilk tesisinden itibaren iktisap sebepleri de yazılmak suretiyle intikalleriyle birlikte düzenli şekilde yerel tapu sicil müdürlüğünden ve gerektiğinde yine kayıt örneği eklenerek tapu kadastro genel müdürlüğü arşiv dairesi başkanlığından getirtilmeli, ayrıca davalı taraf tapusu tevzi talimatnamesine göre oluşturulduğuna göre evrakı müsbitesi arasında haritasının bulunması kuvvetle muhtemel bulunduğundan tapu sicil müdürlüğünden istenilmen, davacı tapusunun revizyon gördüğü tüm parsellerle ilgili tutanaklarla bu parselleri bir arada gösterir geniş kapsamlı haritası tapu yada kadastro müdürlüğünden celbedilmeli, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarla kadastro tespit bilirkişileri eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak her iki tarafın dayandığı tapu kayıtları taşınmazları ve öncesini iyi bilen elverdiğince yaşlı ve yansız kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla revizyon gördükleri parsellerde göz önünde bulundurularak uygulaması yapılıp aidiyet ve kapsamları belirlenmeli, bilirkişilerce bilinmeyen sınırlar olduğunda tanık bilgisine başvurulmalı, aynı şekilde 1981 ve 1985 yılında yapılan kamulaştırmayla ilgili haritaların tapu fen memuru ve harita mühendisi kanalıyla uygulamaları yaptırılıp 8 nolu parselin tümünün kamulaştırma haritası kapsamında kalıp kalmadığı kesin olarak saptanmalı, 8 nolu parselin davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kapsamında kalmaması durumunda parsel olarak kamulaştırıldığı ve kesinleşen kamulaştırma işlemine göre verilen karar uyarınca tapuya karayolları adına tescil işlemi yapıldığına nazaran davacının davada aktif dava ehliyetinin kalmayacağı göz önünde bulundurulmalı, buna karşın davacı tapusunun uygulaması sonucuna göre revizyon gördüğü parseller dışında 7 nolu parselinde krokisinde (a) ile işaretli bölümünü kapsadığının belirlenmesi halinde davacının dava açma hakkının olduğu ve ayrıca yine davacı tapusunun daha eski ve doğru temele dayanığı düşünülüp ona göre üstünlük tanınması gerektiği gözetilmeli, keza böyle bir durumun söz konusu olması halinde bilirkişi ve tanıklardan 7 ve 8 nolu parselleri ayıran ortak sınırın nereden geçtiği sorulup saptanmalı, 7 nolu parselin dayanağı tapu kaydının haritası bulunduğu takdirde kaydın kapsamının tayininde 3402 sayılı Kanunun 20/a maddesi hükmü de nazara alınmalı, fen bilirkişilerine yapılan uygulamaları ve keşfi izlemeye olanak verecek biçimde geniş kapsamlı kroki düzenlettirilmeli ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davalılar Yaşar ve arkadaşlarının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 16.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.