Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1347 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8021 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :........Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...'un alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla hissedar olduğu 06 J 1497 plakalı ticari münübüs'ü 29.7.2008 tarihinde davalı ...'e, taşınmazını da 2.5.2008 tarihinde davalı ...'a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline dava konusu mallar elden çıkarılmış ise davalı 3.kişilerin nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu ... vekili,aciz belgesi sunulmadığını, dava konusu malların miras yoluyla kaldığını ve tüm mirasçılar tarafından rayiç bedelle satıldığını, tasarrufların 15.8.2008 tanzim tarihli borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, müvekkilinin ticari araç alıp sattığını dava konusu aracı da tüm hissedarlardan iyiniyetle ve kasko değeri üzerinden aldığını, iki yıl kullandıktan sonra 8.3.2010 tarihinde sattığını,tasarrufun borçtan önce olduğunu, aciz belgesi sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı iyiniyetle ve banka kredisi kullanarak aldıklarını, 30.3.2010 tarihinde taşınmazı dava dışı 3.kişiye sattıklarını tasarrufun borçtan önce olduğunu aciz belgesi sunulmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre dava konusu malların satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değerleri arasında misli fark bulunması nedeniyle dava konusu tasarrufların İİK'nun 278/3-2 madde gereğince iptale tabi olduğu,dava konusu malların borçlu tarafından alacaklısını zarara uğratmak kastıyla devredildiği, diğer davalıların da suça iştirak ettiklerinin .......İcra Ceza Mahkemesinin kararıyla sabit olduğundan dava konusu tasarrufların İİK'nun 280/1 madde gereğince iptale tabi oldu,dava konusu mallar davalı 3.kişiler tarafından elden çıkarıldığından açılan davanın bedel istemi yönünden kabulü ile 85.603,30 TL'nin davalılardan.......'ın 23.750 TL'sinden, davalı ...'in 61.853,30 TL'sinden sorumlu olacak şekilde davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 2008/13472 takip dosyası yönünden 10.8.2006 tanzim 10.10.2006 vadeli 10.000 TL senedle, 2008/13471 sayılı takip dosyası yönünden ise 15.8.2008 tanzim 15.9.2008 vadeli 40.000 TL senetle doğduğu borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 6.11.2008 ve 2.5.2009 tarihli haciz tutanaklarının İİK'nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufların ise takip konusu 10.10.2006 tanzim tarihli borçtan sonra, ancak 15.8.2008 tanzim tarihli borçtan önce yapıldığı anlaşılmaktadır.Dosya kapsamından davacı ile davalı borçlu arasında devam eden bir ticari ilişki, cari hesap ilişkisi bulunmadığı anlaşıldığından 2008/13471 sayılı takip dosyası açısından 2.5.2008 ve 29.7.2008 tarihli tasarrufların 15.8.2008 tarihli borçtan önce yapılmış olması nedeniyle 2008/13471 sayılı takip dosyası yönünden davanın ön koşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken anılan takip dosyası yönünden de davanın kabulü isabetli görülmemiştir.Dava konusu taşınmaz 2.5.2008 tarihinde borçlunun da aralarında bulunduğu dört mirasçı tarafından tapuda 11.500 TL bedelle davalı ...'a satılmıştır.Bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ise 75.000 TL olarak belirlenmiştir.Davalı ......'ın dava konusu taşınmazla ilgili 1.5.2008 tarihinde ......dan 45.000 TL konut kredisi kullandığı ve bu bedeli davalı borçlu ile dava dışı maliklere ödediği anlaşıldığından taşınmazın ona maliyeti 56.500 TL olup bu değerle rayiç değer arasında misli fark bulunmamaktadır.Ancak .........İcra Ceza Mahkemesinin 2011/170 Esas 354 Karar sayılı dosyası kapsamından davalı .......'ın borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu dolayısıyla dava konusu tasarrufun 2008/13472 sayılı takip dosyası yönünden İİK'nun 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu kabul edilmelidir.Anılan taşınmaz davalı ....... tarafından 30.3.2010 tarihinde dava dışı 4.kişi .......'a satıldığından ,30.3.2010 tarihindeki rayiç değeri yönünden bilirkişiden rapor alınarak bu meblağın(borçlunun ¼ hissedar olduğu da gözönünde bulundurularak) davacının 2008/13472 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferilerle sınırlı olarak davalı ...'dan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.Dava konusu ....... plakalı minibüsle ilgili tasarruf yönünden; Belediyeler tarafından şehir içi ulaşım için tahsis edilen minibüs hatlarının mülkiyeti araç maliklerine ait olmayıp ilgili belediyelere aittir. Belediyeler tarafından dolmuş işletmecilerine hattın mülkiyeti değil hat üzerinde taşımacılık yapabilme ruhsatı (izin) verilmektedir.Bu nedenle belediyeden verilen ruhsat başka bir şahsa devir ve temlik edilemez. Diğer bir deyişle mülkiyeti kendisine ait olmayan hattın başkasına devri mümkün değildir. Bunun sonucu olarak da böyle bir hat üzerine haciz konulması mümkün değildir. Zira böyle bir hat İcra İflas Kanununda haczedilebilir bir mal ve hak yada alacak olarak da öngörülmemiştir.Kaldıki tasarrufun iptali davası sonunda verilecek bir kabul kararı üzerine cebri icra yetkisi verilecek bir hak ta sözkonusu olamaz.Dava konusu ticari minibüsün hatsız olarak satışına ilişkin olarak davalılar arasındaki 29.7.2008 tarihli tasarruf 2008/13472 sayılı takip dosyası yönünden davalı 3.kişi ...'in icra ceza dosyası içeriğine göre davalı borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK'nun 280/1 maddesi gereğince iptale tabidir. Anılan münübüs davalı ... tarafından 8.3.2010 tarihinde elden çıkarıldığından hakkındaki davanın İİK'nun 283/2 madde gereğince bedele dönüşmesi de doğrudur.Ancak hükme esas bilirkişi raporunda minibüsün davalı ... tarafından elden çıkarıldığı 8.3.2010 tarihindeki değeri değil dava tarihindeki hatlı değeri hesaplanmış olup bu değer üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Oysa Mahkemece dava konusu minibüsün 1/2'si borçlu ve üç mirasçıya ait olduğundan minibüsün hatsız değerinin (araç değerinin) davalı 3.kişi tarafından elden çıkarıldığı 8.3.2010 tarihindeki değeri yönünden ek rapor alınması (davalı borçlunun minibüsün 1/2 hissesinin 1/4 hissesinde malik olduğu da gözönüne alınarak)bu değer nispetinde 2008/13472 sayılı takip dosyasındaki alacak ve fer'ilerle sınırlı olarak nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 9.2.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.