Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13162 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5609 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Erciş Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 17/01/2013NUMARASI : 2012/541-2013/37Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu Y.. Ö..'ün alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı . plakalı aracı 18.1.2012 tarihinde kardeşi davalı R.. Ö..'e, . plakalı aracı 20.1.2012 tarihinde dava dışı kardeşi S. Ö.e, onun da 25.1.2012 tarihinde davalı R.. Ö..'e sattığını belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işlemlerinin Borçlar Kanununun 18.maddesi gereğince iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu Y.. Ö.., ikametgah yeri itibarıyla Van Mahkemelerinin yetkili olduğunu, muvazaa iddiasının ispatlanması gerektiğini, takip konusu bonodaki imza kendisine ait olmadığından bu konuda Erciş İcra Hukuk Mahkemesine açtığı 2012/1 esas sayılı davanın sonucunun beklenmesi gerektiği, borcu karşılayacak malı olduğunu, davanın kabulü halinde İİK 283 maddenin kıyasen uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı R.. Ö.., ikametgah yeri itibarıyla Özalp Mahkemelerinin yetkili olduğunu, muvazaa iddiasının ispatlanması gerektiğini, takip konusu bonodaki imzaya borçlu tarafından itiraz edildiğinden bu konuda Erciş İcra Hukuk Mahkemesine açılan 2012/4 esas sayılı davanın sonucunun beklenmesi gerektiği, borçlunun aciz halinde olmadığını, davanın kabulü halinde İİK 283 maddenin kıyasen uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu,aciz belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava Türk Borçlar Kanunun 19. (BK'nun 18) maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir.Bir davada öne sürülen maddi olguların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak Yasa maddesini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. (6100 sayılı HMK'nun 33.maddesi) Dava dilekçesindeki ileri sürülüş biçimine göre, dava hukuksal nitelikçe BK'nun 18.maddesinin (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi) özüne ve sözüne uygun muvazaaya dayanmaktadır. Kural olarak 3.kişiler olayımızda davacı, muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde,tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü,danışıklı olan bir hukuki işlem ile 3.kişinin zarara uğratılması ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlem yapılması gerekir.Somut olayda davacının, davalı Y.. Ö.. hakkında 28.5.2010 tanzim 1.6.2011 vadeli senede dayalı olarak 28.12.2011 tarihinde Erciş İcra Müdürlüğünün 2011/693 Sayılı dosyası ile icra takibi yaptığı, davalı borçlunun takip konusu senetteki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile Erciş İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/1 Esas sayılı dosyası ile dava açtığı, anılan dosyanın derdest olduğu, dava konusu .plakalı aracın 18.1.2012 tarihinde borçlu tarafından kardeşi R.. Ö..'e,. ..plakalı aracında 20.1.2012 tarihinde borçlu tarafından dava dışı kardeşi S. Ö.e, onun tarafından da 25.1.2012 tarihinde diğer kardeş R.. Ö..'e satıldığı anlaşılmaktadır. Muvazaaya dayalı iptal davasında icra takibine geçilmesi ve aciz belgesi alınmasına gerek olmamakla birlikte davacının davalı borçludan alacaklı olması gereklidir. Somut olayda öncelikle dava konusu 20.1.2012 tarihli tasarrufun tarafı olan Savcı . Hukuk Mahkemesine açılan 2012/1 Esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek davalının imza itirazının kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi halinde eldeki davanın davacının alacaklı olamaması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine, borçlunun imza itirazının reddi halinde ise bu dava yönünden Türk Borçlar Kanunun 19. (BK'nun18) maddesi gereğince davalılar arasındaki satış işlemlerinde danışıklığın bulunup bulunmadığı konusu araştırılarak,davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları sonucuna varılması durumunda davacının alacağının tahsili için İİK 283/1.maddesi benzetme yoluyla uygulanmak suretiyle araç kayıtlarının iptaline gerek olmaksızın davacının alacağını alabilmesini sağlamak için dava konusu araçların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekirken davanın İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesi ve ön şart yokluğu nedeniyle reddedilmesi isabetli görülmemiştir. Kabule göre de, davanın İİK 277 madde gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu değerlendirildiğine göre; İİK 282 madde gereğince dava konusu 20.1.2012 tarihli tasarrufun tarafı olan S. Ö.ün davaya dahil edilmemesi, imza itirazına ilişkin 2012/1 Esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmemesi ve davacıya aciz belgesi sunması için makul bir süre verilmeden yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.