Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12803 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1327 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :İstanbul(Kapatılan) 27.Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ :22/10/2012NUMARASI :2011/318-2012/235Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı Banka vekili, davalı borçlu S. Ç. Makine Arıtma ve Montaj San. AŞ aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu malları davalı S. Uluslararası Arıtma Makineları İnşaat Müh. San ve Tic. Ltd. Şti.ye satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalı vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, muhtemel tasarrufların iptalinin istendiği ve takibin kesinleşmesinin beklenmesine de gerek bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Tasarrufun iptaline konu edilen işlem, borçluya ait fabrika içindeki malların diğer davalıya devrine ilişkin olup ticari işletmenin bir kısmının ya da tamamının aralarında organik bağlantı olduğu ileri sürülen 3. kişi Şirkete devrine ilişkin işlemdir. Davacının kesinleşmiş bir alacağının bulunması dava şartlarından biri olup varsa takibe yapılan itirazların ya da açılmış itirazın iptali davalarının neticelerinin beklenmesi gerekir. Zira bu itiraz veya davaların sonucunda borçlunun gerçekten borcu olup olmadığı ya da borcu varsa miktarı ile aciz halinin olup olmadığı belirlenecektir. Somut olayda Mahkemece davacı takibinin kesinleşmesinin beklenmesi ve davanın diğer şartlarının araştırılması ile özellikle ehil bilirkişi vasıtası ile yaptırılacak inceleme sonunda borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlendiği ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarrufların sınırlı olarak sayılmış olmadığı, Kanun’un, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bıraktığı (İİK. m. 281 ), bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkemenin bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre de iptal kararı verebileceği ( Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ) gözetilerek İ.İ.K’nın 280/son fıkrasına göre ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiğinin kabul olunduğu, karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebildiği de gözden kaçırılmadan inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29/09/2014 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.