Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12457 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7637 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/12/2012NUMARASI : 2005/88-2012/538Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.09.2014 Salı günü davacı vekili Av. Y.E.D. ile davalı vekili Av. A.S. geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, davalıya ait, davacı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı kazada Ö.F. D.’ın yaralanması nedeniyle maluliyeti nedeniyle maddi tazminat ve tedavi giderleri ödendiğini, sigortalı araç sürücüsünün sürücü belgesinin bulunmaması nedeniyle rücu hakkının doğduğunu belirterek 67.541 TL. tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, kusur oranını ve talep edilen tazminatı kabul etmediklerini, sigorta şirketinin ödememesi gereken tazminatı ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, davacı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olan aracın yaptığı kaza sırasında araç sürücüsünün sürücü belgesi bulunmadığı iddiasına dayalı olup, üçüncü kişiye ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi sigortalısından ödediği tazminatı değil, zarar göreninin gerçek zararını isteyebilir. Davacı sigorta şirketi sigortalıya ait araçta yolcu olarak bulunan Ö. F. D.’ın yaralanması nedeniyle zarar görenin başvurusu üzerine Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden alınan 18.8.2004 tarihli raporda sakatlık derecesi olarak belirtilen %89 maluliyet oranına göre hesaplama yapılarak tazminat ödenmiştir. Yargılama aşamasında dosyaya ibraz edilen Bakırköy 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/316 E. Sayılı dosyasında zarar görenin maluliyet oranına ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış raporda zarar görenin %54 oranında maluliyetinin bulunduğu belirtilmiştir Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; kaza nedeniyle yaralanan kişilerin maddi zararın hesaplanmasında, uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş göremezlik, diğer anlatımla, çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır. Bu durumda mahkemece, Bakırköy 3 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/316 E. Sayılı dosyası getirilerek zarar görenin maluliyet durumunun kesin olarak belirlenip belirlenmediğinin tespiti için alınan raporlar değerlendirilerek, gerektiğinde zarar görenin maluliyet durumunun belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nde öngörülen kriterlere göre, zararın hesaplanmasına temel oluşturulacak iş göremezlik (maluliyet) oranı hususunda rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.3-Davacı tarafından, kazada yaralanan şahsın tedavi giderlerinin ödendiği belirtilerek davalıdan rücuen tahsili istenmiştir. Dosya kapsamına göre davacı sigorta şirketi zarar görenler tarafından ibraz edilen faturalara göre tedavi gideri ödemiştir. Mahkemece zarar görenin gerçek zararının tespiti için davalı tarafın iddia ve savunmaları da gözetilerek yaralanmanın derecesi, doktor raporları ile hastane kayıtları incelenerek, davacıya ibraz edilen fatura ve belgelerin zarar görenin yaralanması nedeniyle yapılması gereken tedavi giderlerinden olup olmadığı konusunda hekim bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. 4-Mahkemece zarar gören Ö. F. D.’a maluliyeti nedeniyle ödenmesi gereken gerçek zararın hesaplanması için iktisatçı olduğu belirtilen bilirkişiden aktüerya raporu alınmış ise de yapılan hesaplama Yargıtay uygulamalarına ve denetime uygun değildir. Mahkemece aktüerya hesabı uzmanlık gerektiren konulardan olması nedeniyle aktüerya hesabı konusunda uzman bilirkişiden Yargıtay uygulamalarına uygun şekilde hesaplama yaptırılarak alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aktüerya konusunda uzman olmayan iktisatçı bilirkişiden alınan raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.SONUÇ;Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2,3 ve 4 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 23.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.