Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12345 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12590 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Samsun 1. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/09/2011NUMARASI : 2010/428-2011/1282Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı aracın tek taraflı kazada hasara uğradığını, davalının ihbara rağmen sigorta tazminatı ödemediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.500,00 TL. nın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, olayda doğru ihbar yapılmadığını, sürücü değişikliği yapıldığını, gerçek sürücünün alkollü olduğunu ve riziko sigorta teminatı dışında kaldığından davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, riziko sigorta teminatı dışında kaldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, Kasko Sigorta Sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, olayda sürücü değişikliği yapılıp yapılmadığı, kazanın alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği, doğru ihbar yapılıp yapılmadığı, dolayısıyla hasarın teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.1-)Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değilde, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.İlkeler yukarıda açıklanan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK.nun 1292/3 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.Yukarıda (1) nolu bentte yapılan açıklamalar karşısında somut olaya bakıldığında; Resmi görevlilerce tutulan ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli 12.6.2009 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı'nda araç sürücüsünün Mehmet Kaya olduğu belirtilmiş olup, bu kişi hakkında Alkollü Araç Kullanmak suçu nedeniyle Samsun 3.Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2009/763 Esas sayılı dosyası ile açılan ceza davasının yargılaması sonunda da araç sürücüsünün Mehmet Kaya olduğu belirlenmiştir.Buna göre, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, sigortalı araçta dava konusu riziko nedeniyle hasar oluştuğu sabit olup, rizikonun gerçekleşme şeklinin kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak bildirildiği, olayda sürücü değişikliği yapıldığı yönündeki iddianın ispat külfeti davalı sigortacıdadır. Dosya kapsamı itibariyle, davalı sigortacının bu yöndeki iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı açıktır.2-) Öte yandan; davalı vekili savunmasında sürücünün alkollü olduğunu ve kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiğini belirtmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden sürücü M. K.nın kaza anında 0,019 promil oranında alkollü olduğu belirtilmiştir.Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5.maddesinde "Teminat dışı kalan zararlar" kenar başlığı altında; taşıtın Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların, kasko poliçe teminatı dışında olduğu açıklanmıştır. Ancak hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibarıyla sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması, tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü TTK.nin 1281 maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK. 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840 sayılı ilamı, 19.4.2000 gün ve 2000/11-806-801 sayılı ilamı, 15.4.1998 gün ve 1998/11-258-273 sayılı ilamı, 15.4.1998 gün ve 1998/11-258-73 sayılı ilamı, Y.11.HD.nin 23.2.2004 gün ve 2004/7094-1654 sayılı ilamı). (HGK. 07.04.2004 tarih, 2004/11-217 Esas ve 212 Karar sayılı ilamı) Yukarıda (2) nolu bentte yapılan açıklamalar karşısında somut olaya bakıldığında; Mahkemece, bir nöroloji uzmanının da dahil edileceği önceki bilirkişi kurulundan, olayın oluş şekli, yol ve hava durumu ve dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirilip, kazanın münhasıran sürücü M. K.'nın aldığı alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da etkili olup olmadığının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, a-) Davalı sigortacının sürücü değişikliği yönündeki iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı göz ardı edilerek varsayıma dayalı ve soyut içerikli değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, b-) Alkolün olayda münhasıran etkili olup olmadığı yönünden de eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.