MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu trafik sigortacısının iflas ettiği bu nedenle tüm sorumluluğun Güvence hesabına geçtiği araçla meydana gelen tek taraflı kazasında yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 11.000,00 TL maluliyete ilişkin tazminat ve 1.000,00 TL hastahane masrafları olmak üzere toplam 12.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile tahsilini istemiş; bilahare verdiği 30/05/2013 havale tarihli dilekçesi ile tedavi gideri olarak 1.000,00 TL taleplerini ellerinde yeterli fatura bilgisi olmadığından, atiye bıraktıklarını bildirmiştir.Davalı vekili, davanın müvekkil lehine zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kısmen kabulü ile; 11.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili ile, davacı tarafa ödenmesine, davacının tedavi giderleri ile ilgili isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan daimi maluliyet tazminat istemine ilişkindir.2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde "motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." ../...-2-2015/4743 2017/1226denilmektedir. Aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. Davaya konu kaza 01.07.2001 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekilince 09.10.2009 tarihinde dava açılmış ve aynı gün harcı yatırılmıştır. Davalı vekili, süresi içinde zamanaşımı definde bulunmuş, yerel mahkeme, davalının zamanaşımı defini değerlendirmeksizin davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan ceza kanunu 765 Sayılı TCK’dır. Davaya konu kazada birden fazla kişinin yaralanmış olmasına göre, cezayı gerektiren fiilin 765 Sayılı TCK'nun 102/4 maddesine göre 5 yıllık ceza zamanaşımı süresine tabidir. Bu durumda dava 5 yıllık sürenin bitiminden sonra açılmıştır.Ancak, H.G.K'nun 06.11.2002 gün ve 2002/4-882 E.-874 K.; 27.11.2002 gün ve 2002/4-1022 E.-1034 K., 12.03.2008 tarih, 2008/21-245-2008/249 sayılı kararlarında belirtildiği üzere, yaralanan kişinin işgücü kaybında gelişen bir durum olduğu takdirde, zamanaşımı süresi, bu gelişen durumun durduğunun diğer bir ifade ile ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. Zira gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş kabul edilemez. Bu nedenle, yaralanan davacının tedavisi devam ediyor ise en son düzenlenen rapor tarihinin zamanaşımının başlangıcı olacağı gözönüne alındığında, bu tarihin belirlenmesi için davacının tedavi gördüğü hastahanelerden hasta dosyası getirtildikten sonra zamanaşımı başlangıç tarihinin belirlenerek 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.