Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12057 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14675 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ....Turz. Tic.Ltd.Şti'nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı davalı ....Ltd.Şti ve davalı ...’ya sattığını belirterek tasarrufların iptalini talep etmiştir. Davalı ...Tic.Ltd.Şti vekili, davanın ayna ilişkin ise Managat değilse müvekkili şirketin merkezinin bulunduğu yer itibarıyla .... mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekil ise yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı olan .... mahkemelerinin olduğunu yetkisizlik kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, davalılar toplanan delillere göre ....Ltd.Şti ve .... zorunlu dava arkadaşı olmadığı, anılan tarafların süresinde yetki itirazında bulundukları tasarrufun iptali davasının HMK’nun 6.maddesine göre genel yetkili mahkemenin davalıların ikametgah mahkemesi olduğu, yetki itirazının kabulüne mahkemenin yetkisizliğine, davalı ... Tic.Ltd.Şti yönünden .... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine, davalı ... ... Yönünden .... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hük??m, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun İptali istemine ilişkindir. İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nun 6.maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Yasanın 7/1 maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nun 12 maddesinin uygulanma imkanı yoktur. İİK'nun 282 maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz. HMK’nun 60.maddesine göre ise zorunlu dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelememiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder. Somut olayda davalı üçüncü kişiler vekilleri ayrı ayrı süresi içinde yetki itirazında bulunmuş ise de davalı borçlu tarafından yapılmış bir yetki itirazı olmadığı gibi, henüz duruşma günü verilmemiş ve davalı borçlu şirketin duruşmaya katılıp katılmadığı belirlenmemiştir. Mahkemece, yetki itirazında bulunan her iki üçüncü kişi yönünden de zorunlu dava arkadaşı olan borçlunun HMK’nun 60.maddesi gereğince duruşmaya gelip gelmeyeceği, geldiği takdirde takınacağı tutuma göre yetki itirazının değerlendirilmesi gerekirken, taraflara bu imkan verilmeden tensip ile yazılı şekilde yetki itirazının kabulü usul ve yasaya uygun değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.