Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11945 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3137 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İzmir 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/07/2012NUMARASI : 2010/509-2012/273Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı R.. K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili davalı Cihangir'in müvekkillerine olan borcu nedeniyle hakkında icra takibi yaptıklarını, ancak borçlunun alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı davalı Hüseyin'e, onunda diğer davalı Rıza'ya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.Davalılar C.. Y.. ve R.. K.. davanın reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir.Mahkemece satışın muvazaalı olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı R.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. İİK.nun 280/1 maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı işlemlerin borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceğinin, aynı maddenin 2. fıkrasında da maddede sözü edilen akrabaların borçlunun 1. fıkrada beyan olunan durumunu bildiğinin farz olunacağı öngörülmüş, yine aynı yasanın 279/son maddesinde ise borçlu ile tasarrufta bulunan ve borçlunun yakın akrabası olan üçüncü kişi bu karinenin aksini yani borçlunun alacaklılarına zarar verme kasdı ile hareket etmediğini kanıtlayabileceği öngörülmüştür. Somut olayda, mahkemece davalıların yakın akraba olmaları nedeniyle İİK.nın 278 ve 280. maddeleri uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak asıl dava dosyası ile birleşen mahkemenin 2010/510 esas sayılı dava dosyasında davacı tarafın dayanağı olan Gaziosmanpaşa 3. icra müdürlüğünün 2009/592 sayılı takip dosyasında kesin veya geçici aciz belgesi ibraz edilmediği gibi, borçlu ile doğrudan işlemde bulunmayan ve 4. kişi konumunda olan davalı Rıza'nın borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilmediğine ilişkin savunması ve bu yönde bildirdiği tanıkları dinlenmemiştir. Bu durumda mahkemece birleşen dava dosyasının dayanağı olan Gaziosmanpaşa 3. icra müdürlüğünün 2009/592 sayılı takip dosyasından kesin veya geçici aciz belgesi ibraz etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, ibrazı halinde anılan dosya yönünden de işin esasına girilmesi, ibraz edilmediği takdirde bu dosya yönünden ön koşulun oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi, 4. kişi konumunda olan davalı Rıza'nın İİK.nın 279/son maddesi uyarınca borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilip bilmediğinin belirlenmesi açısından delillerinin toplanması, adları bildirilen tanıklarının dinlenmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerinin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu üzere davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davalı R.. K.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı R.. K.. yönünden BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı R.. K..'a geri verilmesine 18.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.