MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin 08/08/2004 tarihinde davalı ...'nin sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın çarpması neticesinde yaralandığını, müvekkilinin yeşil ışıkta kavşaktan bisikletiyle geçtiği esnada kırmızı ışıkta aracıyla kavşaktan geçen davalının müvekkiline çarptığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000- TL maddi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği tarih olan 08/08/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Birleştirilen .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/237 Esas 2005/399 Karar sayılı dosyasında davacı vekili; aynı olay nedeniyle 50.000- TL manevi, 2.000- TL maddi tazminat talep etmiştir.Davacı vekili; maddi tazminat talebini 14.634,51 TL olarak ıslah etmiştir.Davalılar vekilleri; davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 14.634,51 TL maddi tazminatın 08/08/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı ... şirketi yönünden sigorta limiti ile ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizinden sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen ve 5.000,00 Tl manevi tazminatın 08/08/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalı ...'dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.