MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 02/06/2014NUMARASI : 2014/176-2014/114Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkilinin yaralandığını, kazaya sebebiyet veren araçlardan 34 DJ 068 plakalı aracın M. Genel Sigorta A.Ş tarafından,. plakalı aracın A.z Sigorta A.Ş tarafından sigortalandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50 TL geçici, 50 TL kalıcı maluliyetten kaynaklanan maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davalılardan M. Genel Sigorta A.Ş ile A. Sigorta A.Ş'ne karşı açılan davaların ticari nitelikte olduğundan bu davalılarla ilgili davaların 02/06/2014 tarihli tensip kararıyla tefrik edildiği, işleten ve sürücü olan davalılarla ilgili davanın haksız fiil sorumluluğuna dayandığı ve ticari nitelikte olmadığı, davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle davalı işleten ve sürücülerle ilgili davada mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Türk Ticaret Kanunun 4.maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5.maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiş, 1483 ve devamı maddelerinde de “zorunlu sorumluluk sigortaları” ile ilgili hükümlere yer verilmiştir.T.B.K. 61.maddesi "Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır." hükmünü öngörmektedir.6100 Sayılı HMK'nun 57 veya 166/4 maddesinde "davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması yada biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır" hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca aynı yasanın 30.maddesinde ise usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.Diğer taraftan, 1086 sayılı HUMK'nun yürürlük tarihindeki uygulama ve öğretide, Ticaret Mahkemesinin iş alanına giren bir dava ile Asliye Hukuk Mahkemesinin iş alanına giren bir dava Ticaret Mahkemesinde birlikte açılabileceğinden, davalılar süresinde iş bölümü itirazında bulunmuş olsalar bile, Ticaret Mahkemesi Asliye Hukuk Mahkemesinin iş alanına giren dava hakkında ayırma ve gönderme kararı veremez; her iki davayı da birlikte inceleyip karara bağlayacağı, keza Ticaret Mahkemesinin iş alanına giren bir dava ile Asliye Hukuk Mahkemsinin iş alanına giren bir dava Asliye Hukuk Mahkemesinde birlikte açılmış ve davalılar süresinde iş bölümü itirazında bulunmuşlar ise; Asliye Hukuk Mahkemesi, Ticaret Mahkemesinin iş alanına giren dava hakkında ayırma ve gönderme kararı veremez; Her iki davanın da (yani davanın tümünün) Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verileceği belirtilmiştir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.baskı kitabının cilt 3, sayfa 3409). Yukarıda açıklamalar karşısında her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasında görev ilişkisi olsa bile, Asliye Hukuk Mahkemesinin ve Asliye Ticaret Mahkemesinin iş alanına giren davaların, usul ekonomisi, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması yada biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekir. Somut olayda, istemin trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davanın Asliye Ticaret Mahkemesine açıldığı ve anılan mahkemece de davalı M.. Genel Sigorta A.Ş ve Allianz Sigorta A.Ş aleyhine açılan dava yönünden dosyanın tefrik edildiği, eldeki davanın ise iki araç işleteni ve sürücüleri olan K.. K.., Ekim Tur. AŞ, A.. B.. ve B.. Y.. aleyhine devam ettirilerek Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dosya sigorta şirketleri yönünden tefrik edilmiş ise de, davalı sigorta şirketleri ve iki araç işleteni ve sürücüleri olan K.. K.., E. Tur. AŞ, A.. B.. ve B.. Y..’a karşı birlikte açılan ancak sonrasında tefrik edilen davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği kuşkusuzdur. Bu durumda yukarıda tüm açıklamalar ışığında; usul ekonomisi, maddi ve hukuksal olgular nazara alınarak daha isabetli bir karar verilmesi için davaların tefrik kararı verilmeksizin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeden usul ekonomisine aykırı olarak yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.9.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.