MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...’ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 15.2.2007 tarihinde aralarında organik bağ bulunan davalı ...’e sattığını,satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle TBK’nun 19.maddesi gereğince iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu ..., davanın İİK’nun 277 maddesi gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, aciz halinde olmadığını, dava konusu satış işleminin gerçek bir satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, davanın İİK’nun 277 maddesi gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, davacı tarafından borçlunun iki taşınmazına haciz konulduğundan aciz halinde olmadığını, dava konusu satış işleminin gerçek bir satış olduğunu, dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından soğuk hava deposuna çevrilerek kiraya verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalılar arasında akrabalık bağı bulunmadığı, dava konusu taşınmaz üzerindeki deponun davalı 3.kişi ... tarafın-dan soğuk hava deposu haline getirilerek bir süre kullanılıp daha sonra dava dışı 4.kişiye kiralandığı,kira bedellerinin davalı 3.kişiye ödendiği, satıştan sonra elektrik ve kanalizasyon aboneliğinin davalı 3.kişi adına yapıldığı, davalı 3.kişinin borçlu ile elbirliği içinde olmadığı, borçlunun oğlu ile davalı 3.kişinin aynı şirkette ortak olmalarının sonuca etkili olmadığı, tapudaki satış bedelinin düşüklüğünün ülkedeki genel uygulama olması nedeniyle muvazaanın göstergesi olmayacağı, davanın TBK’nun 19 maddesi gereğince açılmış olması nedeniyle davacının ticari işletme devrine ilişkin hükümlerden yararlanamayacağı, genel hükümlere göre muvazaa iddiasının davacı tarafından ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava TBK’nun 19 maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Mahkemece muvazaa iddiasının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.Gerek dosya kapsamı gerekse Dairemizce onanarak kesinleşen ... 1.İcra Hukuk Hakimliğinin 2012/114 Esas 2012/207 Karar sayılı ilamından davalı borçlunun 1.1.2007 tanzim 10.2.2007 vadeli borcun dayanağına ilişkin bonodan sonra 15.2.2007 tarihinde dava konusu taşınmazı davalı 3.kişi ...’e rayiç bedelinden (43.120,26 TL) yaklaşık 20 kat düşük bedelle(2.100 TL) sattığı, anılan taşınmaz adresinde 24.7.2008 tarihinde borçlunun oğlu ... ile davalı 3.kişi ... tarafından ... Plastik Gıda San ve Tic Ltd Şti’nin kurulduğu,borçlunun borcun doğumundan sonra hisselerini oğlu ...’a devrettiği ... . Plastik San.Ltd.Şti’nin menkullerinin borcun doğumundan sonra borçlunun oğlu ile davalı ... tarafından kurulan ... Plastik Gıda San. ve Tic Ltd.Şti’ne devredildiğinin ve örtülü bir işyeri devri olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararı ile belirlenmiş olduğu, davalıların akraba olmamalarına rağmen birbirlerini tanıdıkları,29.11.2012 tarihli yoklama fişindeki ...’ün imzalı beyanından dava konusu taşınmazı aldığı tarihten beri kullanmadığını beyan etmesi, tanık beyanlarından nakliyecilik işi yaptığı anlaşılan davalı 3.kişinin dava konusu depo ve ahır vasfındaki taşınmazı kullanma amacını ispatlayamaması, aksine taşınmaz üzerindeki soğuk hava deposunun daha önce borçlunun şimdi ise oğulları ... ve ...’nin yaptığı işe daha uygun olması, davalı borçlu adına kayıtlı iki taşınmaz üzerinde oniki haciz ve 200.000 TL ipotek bulunması nedeniyle borçlunun ekonomik durumunun kötü olması ve davalı 3.kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek durumda olması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında dava konusu taşınmaz devrinin muvazaalı olduğunun kabulü gerektiği bu durumda dolayısıyla davanın kabulü ile İİK’nun 283/1 maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya 2007/1236 (yeni 2011/1315) sayılı takip dosyasındaki alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.