Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11718 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12241 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Bafra 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/03/2014NUMARASI : 2012/397-2014/150Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalının trafik (Z.) sigortacısı olduğu aracın davacının yönetimindeki motosiklete çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, ıslahla birlikte sürekli ve geçici iş göremezlik zararı yönünden 21.726,00 TL. maddi tazminat ile tedavi sürecindeki bakım ve refakatçi gideri yönünden de 500,00 TL. maddi tazminatın dava tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın iş göremezlik zararları yönünden kabulüne dair verilen hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 05.3.2012 tarihli bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, bozmadan sonraki yargılama sırasında aynı olay sebebiyle davacı vekili tarafından bakiye 37.739,00 TL. iş göremezlik tazminatı ile 1.187,00 TL. bakıcı/refakatçi giderinin tahsili talebiyle Bafra 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/20 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine açılmış olan ek dava dosyası eldeki dosya ile birleştirilmiştir.Mahkemece, toplanan delillere göre, asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile toplam 59.465,00 TL. geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile 1.687,00 TL. bakıcı/refakatçi tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-) Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.“Usuli kazanılmış hak” kavramı Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ana temellerinden olup, bir davada kesinleşen kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu gibi, bu usul kuralı davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade eder. Somut olayda, Dairemizin yukarıda anılan bozmasından önceki yargılama sırasında davacının maluliyeti yönünden Adli Tıp Kurumu Samsun Şubesi Müdürlüğü'nden alınan 07.6.2010 tarihli raporda davacının vücut fonksiyon kaybının (maluliyetinin) % 10 oranında olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili bu maluliyet oranına itiraz etmemiş ve 17.6.2010 tarihli oturumda bu raporu mahkemenin takdirine bıraktıklarını ve tazminat hesabı için dosyanın hesap bilirkişisine tevdii edilmesini istemiştir. Bundan sonra tazminat hesabı için dosya hesap bilirkişisine tevdii edilmiş, bilirkişi bu maluliyet oranı üzerinden 21.726,91 TL maddi tazminat hesaplamış ve davacı davasını bu meblağ üzerinden ıslah etmiştir. Öte yandan, mahkemece verilen 18.1.2011 tarihli hükmü dahi davacı vekili sadece talep konusu 500,00 TL tedavi sürecindeki bakım ve refakatçi gideri yönünden olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadığı için katılma yoluyla temyiz etmiş ve hükmün bu yönden bozulmasını, diğer yönlerden onanmasını istemiştir.Açıklanan bu hukuki ve maddi olgulara göre, bozmadan önceki yargılamada davacı vekilinin % 10 maluliyet oranına bir diyeceği olmadığına dair beyanı ile maluliyet oranı yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu açıktır. O halde, davalı lehine olan usuli kazanılmış hak gereğince belirlenen zarar tutarından daha fazlasına hükmedilemeyeceğinden, mahkemece birleştirilen davadaki talep konusu 37.739,00 TL iş göremezlik zararı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 12.11.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuyla belirlenen % 16 oranındaki maluliyet oranı üzerinden düzenlenen 13.1.2014 tarihli hesap bilirkişisi ek raporu esas alınıp yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Y.K. Sigorta AŞ'ye geri verilmesine 15.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.