Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11633 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6903 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili, dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ... tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı vekili, davalıların maliki olduğu binanın bodrum katında bulunan işyerinin, davacı şirket tarafından sigortalandığını, binanın ortak atık su tesisatının patlamasıyla, sigortalı işyerinde oluşan 8.472,39 TL. hasar bedelini sigortalılarına 13.07.2009'da ödeyip haklarına halef olduklarını, davalıların zarardan sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.472,39 TL'nin sigortalılarına ödeme yaptıkları tarihten işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Bir kısım davalılar ve vekilleri, zarar miktarına itiraz ederek ve zararın oluşumundan davalıların kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 6.665,00 TL'nin 13.07.2009 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ..., ... ve diğer dahili davalılardan payları oranında tahsiline; davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkındaki dava atiye terk edildiğinden bu davalılar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, işyeri sigorta sözleşmesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.Dava, kat mülkiyeti kurulmuş olan ana taşınmazda, davalıların kat maliki oldukları binaya ait atık su borusunun patlaması sonucu akan suların, sigortalı işyerine sızmasıyla meydana geldiği iddia olunan hasar nedeniyle, sigorta tarafından ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19. maddesinde her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun'un Ek 1. maddesinde ise kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi'nde çözümleneceği öngörülmüştür.Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken hususlar-dandır. Bu durumda mahkemece, davada Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin, dahili davalı ... vekilinin ve dahili davalı ...'ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, hükmün, mahkemenin görevsizliği nedeniyle re'sen BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin, dahili davalı ... vekilinin ve dahili davalı ...'ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere geri verilmesine 19.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.