MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... vekili, ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'ün alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazın 1/2 hissesini 23.3.2009 tarihinde davalı ...’a, 1/2 hissesini de 13.10.2009 tarihinde davalı ...'e, ...’ın borçludan aldığı 1/2 hissesinin 1/4’nü 9.12.2009 tarihinde davalı ...’e 1/4 hisseyi de davalı ...’e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu savunma yapmamıştır. Davalı ..., ... ve ... vekili, davacının Suriye’li olması nedeniyle teminat yatırması gerektiğini, takip konusu alacağın ve bu alacağa dayalı olarak yapılan icra takibinin muvazaalı olduğunu, senedin vade tarihinde borçlunun pekçok taşınmazı ve 20 civarında aracı olduğunu, Suriye’li vatandaşların Türkiye’de gayrımenkul edinmelerinin 1062 Sayılı Yasa gereğince mümkün olmadığını, aciz belgesinin geçerli olmadığını, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin müvekkili ... tarafından üzerindeki ipotekle birlikte 520.000 TL bedelle ve iyiniyetle alındığını, davalılar... ve ...’??n iyiniyetli 4.kişi olarak taşınmazın 1/2 hissesini rayiç bedelle aldıklarını taşınmaz üzerine müvekkilleri tarafından benzin istasyonu yaptırıldığını ve fiilen kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin 23.3.2009 tarihinde rayiç bedelle alıp yine rayiç bedelle 9.12.2009 tarihinde sattıklarını, takip konusu alacak ve bu alacağa dayalı olarak yapılan icra takibinin muvazaa olduğunu, borcun kaynağı ve dayanağının ispatlanması gerektiğini, satış tarihinde ve senedin vade tarihinde borçlunun borca batık olmadığı gibi adına kayıtlı onbir taşınmaz, 20 araç olduğunu, borçlunun birinci derece yakınlarına sattığı ve devrettiği taşınmaz ve şirket hisse devri konusunda dava açılmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, borçlunun otobüs işletmeciği, müvekkilinin ise döviz bürosu işlettiğini, iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, davacının 25.5.2008 tarihinde Türkiye’de olduğu, borçlunun 2007-2008 yılları arasında inşaat işi ile uğraştığı, alacak miktarı itibarıyla tanık anlatımlarından davacının alacağının gerçek bir alacak olduğunun anlaşıldığı, aynı nitelikteki 2011/106 Esas 2012/316 karar sayılı ilama ilişkin bozma ilamına ilişkin evrak ve dosyadan alınan bilirkişi raporundan davalı ...’ün dava konusu taşınmaz için ödediği bedelin ipotekle birlikte 207.975 TL olup bilirkişi tarafından belirlenen 509.043 TL ile arasında misli fark olduğu, tapu dışı ödeme iddiasının ispatlanamadığı, davalı ...’ün borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğu, taşınmaz üzerinde benzin istasyonu olduğunundan devrin ticari işletme niteliğinde olduğu, davalı ..., ve ...’ün de borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılar ... vekili ile ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu özelliği nedeniyle iptal davasının dinlenebilmesi için, öncelikle davacının borçludaki alacağının gerçek olması, tasarrufta bulunan kişinin de gerçekten borçlu olması gerekir. Bu nedenle iptal davasında davalı 3.kişi aciz belgesine bağlanan alacağın gerçekte olmadığını borçlu ile alacaklının arasında muvazaalı bulunduğunu savunabilir ve ispat edebilir. Somut olayda davalılar vekilleri takip konusu alacağın muvazaalı olduğunu belirterek takip konusu borca ilişkin temel ilişkinin davacı tarafından açıklanmasını istemişler; davacı vekili de 10.9.2008 tanzim 10.9.2010 vadeli 35.000 dolar meblağlı senedin 25.5.2008 tarihli adi belge gereğince davalı borçludan alınan daire bedeli karşılığı ödenen 35.000 Dolar karşılığı alındığı belirterek 25.5.2008 tarihli adi belgeyi delil ve borcun dayanağı olarak sunmuştur. Dosya kapsamından davacının Suriye vatandaşı olup orada oturduğu ve Türkçe bilmediği, borçlunun ticari faaliyetinin otobüs işletmeciliği olduğu, gayrımenkul satışının veya gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinin yazılı (tapu, noter) yapılması gerektiği, borçlu tarafından davacıya satıldığı iddia edilen daireyle ilgili somut hiçbir belgenin (Tapu, inşaat ruhsatı, satış belgesi ...vb) sunulmaması, davacının iki yıl içinde teslimi gereken daire konusunda teslim süresi bitiminden sonraki iki yıl içinde herhangibir işlem yapmaması, davalı borçlunun 5.10.2011 tarihine kadar .... Taşımacılık Ltd.Şti’nin ortağı ve temsilcisi olmasına rağmen davacı tarafından elindeki senetle ilgili takip işlemlerine başlamaması,takip işleminin dava konusu tasarruftan sonra yapılması, sunulan 25.5.2008 tarihli adi belgenin gayrımenkul alım-satımı konusunda geçerli bir bir belge olarak kabulünün mümkün görülmemesi, dosya kapsamındaki maddi ve hukuki olgulardan davacının gerçek bir alacaklı borçlunun da gerçek borçlu olmadığını anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan gerekçeyle davanın kabulü isabetli görülmemiştir. Kabule göre de davalı ... yönünden bedel farkının varlığı iptal nedeni olarak kabul edilmiş ise de dava konusu tasarrufun İİK’nun 278/3-2 maddesinde öngörülen iki yıllık süre içinde yapılmadığı anlaşıldığından bu yöndeki kabul gerekçesi de isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar davalılar ... vekili ile ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ..., ..., ... ve ...'e geri verilmesine 13/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.