Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11433 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 21228 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı ile müvekkilin dava dışı eşi .... arasında gayrı resmi ilişki olduğunu, ....'in müvekkilinden mal kaçırma amacıyla 12.01.2011 tarihinde 1/2 hissesine sahip olduğu fındık bahçesini davalıya muvazaalı olarak devrettiğini ve .... aleyhine müvekkili tarafından ... 8. Aile Mahkemesinin 2013/354 Esas sayılı dosyasında boşanma davası açıldığını belirterek, muvazaalı satış işleminin iptali ile taşınmazın .... adına payı oranında tapuya tescilini talep etmiştir.Davalı ... vekili, davanın ....'e de yöneltilmesi gerektiğini, davacının hukuken korunan herhangi bir menfaati olmadığını, bedeli mukabilinde taşınmazın satın alındığını ve satışın gerçek olduğunu, davacı ile dava dışı ....'in halen birlikte yaşadıklarını belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın, bedelinin çok altında bir değer ile davalıya satıldığı, taraf beyanlarından davalı ile davacının eşi arasında gayri resmi ilişki bulunduğunun kabul edildiği ve dolayısıyla taşınmaza ilişkin yapılan devrin boşanma aşamasında davalıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı bir satış olduğundan bahisle, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi hükmünde mahkeme, tarafları dinlemeden, onları, iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez şeklinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, bu tür davalarda davanın, borçlu aleyhine sonuçlanması halinde hukuki menfaati zedeleneceğinden borçlu (eldeki davada kendisine karşı boşanma davası açıldığı belirtilen eş ....) davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Kişilerin dava hakkı Anayasanın 36. maddesiyle teminat altına alınmış olup, “hukuki yarar” ile sınırlıdır. HMK.nın 114/h maddesinde düzenlenen hukuki yarar, davanın konusuna ilişkin dava şartlarından olup, davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davada davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, mahkemece re'sen araştırılacak hususlardandır. Dava açanın, her şeyden önce davanın açıldığı tarih itibariyle davada hukuki yararı, “menfaati” bulunmalıdır. Hukuki yarar, dava açıldığı anda var olmalıdır, ilerdeki (gelecekteki) bir hukuki yararın varlığı dava açmak için yeterli değildir. Bu nedenle muaccel olmayan bir alacak için dava açılamaz, açılırsa hukuki yarar yokluğundan reddedilir. Ancak bu husus alacağın muaccel hale gelmesinden sonra yeniden dava edilmesine de engel değildir. Bu bağlamda, danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Ancak, danışıklı işlem ile üçüncü kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır.Somut olayda, davacı ...'in dava dışı eşi .... aleyhine boşanma davası açtığı dava dilekçesinde belirtilmiş olup, mahkemece boşanma davasına ait dosya celbedilmemiş, ayrıca davacının bu dava dışında katkı payı ve katılma alacağı davası bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır. Bu halde, davacının dava açtığı sırada doğmuş bir alacağının var olup olmadığı ya da böyle bir alacağa ilişkin herhangi bir davasının bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır.O halde mahkemece yapılacak iş; davacıya, taşınmazı davalıya devreden dava dışı ....'i davaya dahil etmesi için süre verilerek usulünce taraf teşkilini sağlamak, bundan sonra taraflar arasındaki boşanma davası ve var ise diğer dava dosyalarının celbi ile az yukarıda açıklandığı şekilde davacının dava açmaktaki hukuki yararını da tartışmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun şekilde karar vermekten ibaret olup, yazılı gerekçelerle davanın kabulü usul ve yasaya aykırıdır.Kabule göre de; BK.19.maddesi uyarınca açılan davada, İİK.283/1 maddesinin kıyasen uygulanması yoluyla dava konusu taşınmazın .... tarafından davalı ...'e satışına ilişkin 12.01.2011 tarihli tasarrufun iptali ile davacıya işbu taşınmaza haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetsiz bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.