Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11405 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14883 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının idaresindeki motorsiklete çarpmasıyla oluşan kazada, davacının ağır biçimde yaralandığını ve sakat kaldığını, davalıya yapılan başvuru üzerine 6.948,08 TL. ödeme yapılmış ise de bu bedelin gerçek zararı karşılamadığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada sonradan artırılmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL. daimi maluliyet tazminatının, kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, poliçe limitiyle sınırlı olarak ve sigortalılarının kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, davacının daha önce açtığı davada ATK raporu ile davacının % 75 kusurlu olduğunun saptandığını, poliçe gereği daha önce yapılan ödemeyle zararın karşılandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacının daha önce, davalının sigortalısı olan işletene karşı açtığı davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği; davalının, işletenin sorumluluğunu teminat altına alması ve işleten yönünden açılan davanın reddedilmiş olması nedeniyle kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.6100 sayılı HMK'nun 303. maddesinin 1. fıkrasında "bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir" denilmek suretiyle, genel olarak kesin hükmün şartları belirlenmiş; aynı maddenin 5. fıkrasında ise "müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir" denilmek suretiyle, müteselsil sorumluluğun geçerli olduğu hallere ilişkin olarak kesin hükmün şartları belirlenmiştir. Görüldüğü üzere, HMK'nun 114/1-i maddesinde dava şartı olarak düzenlenen kesin hüküm nedeniyle davanın reddi için, iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekmektedir. Somut olayda; davacı tarafından işbu davanın açılmasından önce, .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/365 Esas sayılı dosyasında, aynı kazaya ilişkin olarak ve kalıcı maluliyet tazminatı talebini de konu alan dava, davalının sigortalısı olan .... aleyhine açılmış ise de; davacı hazır bulunmadığından maluliyet oranının belirlenmesine ilişkin raporun alınamaması nedeniyle, zararın ispat edilemediği gerekçesiyle maddi tazminat istemi reddedilmiş ve karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Anılan bu önceki dosyada, eldeki davanın davalısı olan ...ye davanın ihbar edildiği; ancak sigortacının o davada, davanın tarafı olmadığı görülmektedir.Yukarıda anılan yasal düzenlemeler karşısında; davalı sigortacının önceki davada taraf olmayışı nedeniyle, önceki davada verilen hükmün, eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil etmesi mümkün değildir. Ayrıca, davalı ...nin, sigortalısı olan dava dışı araç maliki ile birlikte, kazada zarar gören davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduğu, HMK'nun 303/5. maddesindeki düzenleme gereği de müteselsil sorumlulardan biri olan araç malikine karşı açılan davada verilen hükmün, eldeki davada davalı için kesin hüküm teşkil edemeyeceği de açıktır. Bu nedenlerle; mahkemece, davacının maluliyet tazminatı talebi için işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle, kesin hüküm bulunduğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.