MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki işyeri sigortasından doğan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili; davalının davacı şirket nezdinde sigortalı .... Petrol İstasyonunda çalıştığını, 26/06/2006 tarihinden itibaren çalıştığı pompaların numaratörleri ile oynayarak zimmetine para geçirdiğini, şirkete verdiği zararın poliçe teminatı dahilinde olan 13.311,00 TL'sinin sigortalıya ödendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.500,00 TL tazminatın ödeme tarihi olan 25/01/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili; .... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/752 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporları ile suçsuzluğunun sabit olduğunu, talep edilen bedelin haksız ve davacının ileri sürdüğü iddiaların asılsız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalının pompaların numaratörleri ile oynanarak zimmetine para geçirdiğinden bahisle görevi kötüye kullanma suçunun sabit görülmemesi sebebi ile bu hususta kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi, pompa sayaç numaratörleri ile oynanarak zimmetine para geçirildiği hususun ispat görmediği ve bu eylemi gerçekleştirdiği sabit olmayan davalıdan bu sebeple ödenen paranın talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, işyeri sigortasından kaynaklanan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.3.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında bu husus "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır.Öte yandan, TTK'nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinde İş Mahkemeleri'nin görevi "İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi" denilmek suretiyle belirlenmiştir.Somut olayda; davacı ... şirketinin halef olduğu sigortalısı ile davalı arasındaki ilişki dikkate alınarak rücu şartlarının oluşup oluşmayacağı konusundaki uyuşmazlığın çözümünde iş kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektireceğinden davaya bakma görevi İş Mahkemeleridir. Bu durumda mahkemece, İş Mahkemesi'nin görevli olduğuna ilişkin görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.