Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11126 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 22975 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı vekili, davalılardan ...'ın 14/11/2013 tarihi itibarıyla 130.018,96 TL amme alacağı borcu bulunduğunu, kendi adına kayıtlı olan .... Mahallesi, 2396 ada 18 parsel sayılı taşınmazı 22/03/2010 tarihinde diğer davalı aynı zamanda oğlu olan ...'a satış yoluyla devrettiğini, bu hususun 6183 sayılı Yasanın 28. maddesi kapsamında bağışlama hükmünde olduğundan iptalinin gerektiğini, bu nedenle yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili; müvekkili ...'ın yüksek miktardaki borcuna karşılık kendisini idame ettirecek bir gelirinin de bulunmadığını, sıkıntılarını bir nebze giderebilmek için sahip olduğu tek varlığı dava konusu taşınmazı satmak zorunda kaldığını, diğer davalı ...'ın iyi niyetle taşınmazı satın aldığını, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, 16.05.2014 tarihli oturumda tasarrufa konu taşınmazın tapu kayıt maliki gözüken ...'ın soy isminin ... olarak düzeltilmesi için davacı vekiline dava açmak için iki haftalık kesin süre ve yetki verildiği, ancak bu süre içinde dava açılmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava 6183 Sayılı AATUHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.6100 sayılı HMK’nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.Aynı Kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.Somut olayda; mahkemece 16/05/2014 tarihli celsede davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararda kesin sürenin sonuçları açık olarak belirtilmemiştir. Bu nedenle verilen kesin süre usulüne uygun değildir. Kaldı ki uyap sisteminden yapılan sorgulamada ve dosya arasındaki bilgi ve belgelerden mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak verilen iki haftalık kesin süre içerisinde davacı vekili tarafından 29/05/2014 tarihinde .... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/888 Esas Sayılı dosyasında tapu kaydında düzeltim davası açıldığı anlaşılmakta olup yanılgılı değerlendirme yapılarak davanın usulden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 05/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.