Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1102 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14992 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... Şti'den inşaat halinde daire satın alarak bedelini ödediği ,dairenin vaad edilen sürede teslim edilmediği, bu nedenele eksik imalat nedeni ile alacak davası açıldığı, bu sırada dava konusu taşınmazın mal kaçırma amacı ile şirketin müdürü olan davalı ...'e devredildiğini yapılan işlemlerin muvazaalı olduğundan BK'nun 19.maddesine gereğince iptalini istemiştir.Davalı şirket vekili davanın reddini savunmuştur.Diğer davalı Mehmet vekili, müvekkili ile diğer davalı şirketin 5 ev satışı konusunda anlaşıldığı ve 2008 yılında bedelini ödediği, davacı gibi bazı şahıslarla iyiniyetli olarak gayrimenkul satış vadi ile satışların yapıldığını haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, satış sözleşmesinin davacı ve davalı şirket arasında yapıldığı, davalı Mehmet'in davada taraf olmadığı, yapılan işlemlerde sorumluluğu olmadığı, davacının açtığı alacak davasına istinaden bir başkası adına kayıtlı taşınmazın tapusunun iptal edilemeyeceği, davanın tasarrufun iptali olarak değerlendirlmesi halinde de dava koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Ancak, danışıklı işlem ile üçüncü kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır.Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı işlemde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında alacak davası açmış olması bu davanın kabulü için tek başına yeterli olmamakla birlikte eldeki davanın sonucunu etkileyecek olduğundan ve davacının alacağı olup olmadığı görülmekte olan alacak davasının karara bağlanıp kesinleşmesi ile ortaya çıkacağından, alacak davasının sonuçlanması beklendikten sonra hasıl olacak duruma göre bir karar vermek yerine yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/01/2015 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.