MAHKEMESİ : Samsun 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/04/2015NUMARASI : 2014/430-2015/268Taraflar arasında tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne ve manevi tazminat istemi konusuna karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davalı O.. B.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı Orhan'ın işleteni, davalı Hüseyin'in sürücüsü olduğu davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı aracın davacı yaya Huriye'ye çarpması sonucunda meydana gelen kazada davacı müvekkil Huriye'nin sağ elinin sürekli titrediğini, uzun süre tedavi gördüğü halde iyileşemediğini, kazadan önce eşi Samet'e terzihanede yardım eden ve ev hanımı olarak ev işleri yapan Huriye'nin kazadan sonra bu işleri yapamaz hale geldiğini, unutkanlık oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Huriye için 1.000,00 TL maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminat, eşi Samet için 1.000,00 TL maddi ve 8.000,00 TL manevi tazminat ve çocuk Mehmet için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Yargılma sırasında davacı vekili, Huriye için maddi tazminat talebini 32.435,19 TL olarak ıslah etmiş ve davacı eş Samet yönünden maddi tazminat telebini atiye terk etmiştir.Davalı H.. K.., kazada tüm kusurun davacı Huriye'de olduğunu, yaralanan dışındaki davacıların tazminat talep etme hakları olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı sigorta şirketi vekili, manevi tazminattan sorumlu olmadıklarını, maddi tazminat sorumluluklarının ise sigortalının kusuru ve poliçe limit ile sınırlı olduğunu savunmuştur.Davalı O.. B.. vekili, müvekkil tarafından kazaya karışan aracın 2004 yılı Haziran ayında davacı Hüseyin'e haricen satıldığını, resmi işlemlerin yapılaması için davalı Hüseyin'e oto satış vekaleti verildiğini, ancak resmi işlemler yapılamadan kazanın meydan geldiğini, kaza ile ilgili hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek müvekil hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilemesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı Huriye için 32.435,19 TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itbaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı Samet yönünden maddi tazminat talebi atiye terk edilidiğinden karar verilmesine yer olmadığına; manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı Huriye için 10.000,00 TL, davacı Samet için 4.000,00 TL ve davacı çocuk Mehmet için 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinen itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hüseyin ve Orhan'dan müştereken ve müteslsilen tahsiline, fazlaya ilşkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı O.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı O.. B.. vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK'nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK'nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza 06.02.2005 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekilince ıslah talebi 30.10.2012 tarihli dilekçeyle yapılmış, aynı gün harcı yatırılmış, ıslah dilekçesi davalı O.. B.. vekiline 08.11.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davaya konu trafik kazası sonucunda davacı malul olacak derecede yaralanmış olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK'nun 459/2 maddesi delaletiyle 102/4 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıldır. Buna göre davada, kaza tarihiyle ıslah tarihi arasında uzamış ceza zamanaşımı süresi de dolmuştur. Hal böyle iken, mahkemece ıslahla artırılan kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkmece hükme esas alınan 06.04.2015 tarihli aktüer raporunda hesaplanan 29.682,16 TL üzerinden ıslah edilen davanın yazılı şekilde kabulüne dair hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı O.. B.. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı O.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı O.. B..'a geri verilmesine 21.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.