Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10982 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10587 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İstanbul 7. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 06/02/2015NUMARASI : 2014/815-2015/45Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, 25.11.2007 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı olan aracın müvekkillerin desteğinin idaresinde iken tamamen desteğin kusuru ile meydana gelen kazada hayatını kaybettiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak davacı eş için 3.000,00-TL ve her bir davacı çocuk için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 9.000,00-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili istemiştir.Davalı vekili, davaya konu trafik kazasının 25.11.2007 tarihinde meydana geldiğini, trafik sigorta poliçesinden doğan taleplerin iki yıllık zamanaşımına tabi olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın zamanaşımı süresi dolduğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi (DYK)tazminat istemine ilişkindir.1-818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41. (6098 sayılı TBK'nin 49.) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nin değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nin 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.) tabi bulunduğu belirtilmiştir.Buna karşılık 2918 sayılı KTK'nin 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ve bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olduğu ifade edilmiştir.Görüldüğü gibi, BK'nin 60 ve 2918 Sayılı KTK'nin 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK'nin 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 sayılı Kanun'un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar içinde geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK'nin 10.10.2001 gün 2001/19-652, HGK'nin 16.04.2008 gün ve 2008/4-326-325 ve HGK'nin 29.05.2015 gün ve 2015/17-437-1471 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, kaza sonucu davacıların desteği vefat etmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 Sayılı TCK'nin 66/1-d maddesine göre zamanaşımı süresi 15 yıldır. Davaya konu trafik kazası 25.11.2007 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 08.09.2014 tarihinde açılmıştır.Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davada uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilerek yargılama yapılıp davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.