Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1093 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 17421 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ... San. ve ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 13.02.2009 tarihinde davalı ... San.Tic.Ltd.Şti'ne sattığını, belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir. Davalı ... San. Tic. Ltd. Şti vekili, taşınmazı raiç bedelden satın alındığını, bedelin banka aracılığı ile ödendiğini mal kaçırma amacının olmadığını, davanın görülebilmesi için hak düşürücü sürenin geçtiğini davanın reddini savunmuştur. Davalı borçlu şirket, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.Mahkemece, davacı vekili tarafından, İİK’nun 280.maddesi gereğince işlemin iş yeri devri niteliğinde olduğundan iptali gerektiği ileri sürülmüş ise de dosya kapsamından taşınmazın henüz işyeri açma ve çalışma ruhsatı almadan ve ticari işletmeye dahil edilmeden önce satıldığının anlaşıldığı, bu madde şartlarının davacı lehine oluşmadığı, tapudaki değer ile gerçek değeri arasındaki farkın tek başına muvaaaza olgusu için yeterli olmadığı, davacının 855.022,00 TL ödeme yapıp 2.120.000,00 TL ipotek borcu altına girmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve iyiniyetle alındığını gösterdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.../...2014/17421 -2-2017/1093 Aynı Yasa'nın 280/1.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber.... bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır. ... olayda dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen bedeli arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte dava konusu taşınmazın tapuda fabrika işyeri niteliğinde olup ... sanayi Bölgesindeki işyeri olarak da borçlu tarafından İTOB den 13.02.2009 tarihinde tapudan devir alınıp aynı gün üçüncü kişi davalı şirkete satıldığı olduğu sabit olup maddede belirtilen devir koşullarının gerçekleştiği iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durumda davalılar arasındaki satış işleminin işyeri devri mahiyetinde olduğu anlaşıldığından davanın İİK 280.madde gereğince kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.