Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10844 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13118 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Davacılar vekili, davalının tam kusurlu olduğunu, muris ...'in 3 çocuğu bulunduğunu, halen okula devam ettiklerini, ...'in eşi ... ile boşandığını, fakat boşanmanın 3.kişilere kefil olması nedeni ile evine haciz gelmemesi için yapıldığını, fiilen ... Mah. 15... Sokak No: ...'de birlikte yaşadıklarını, müteveffanın ölmeden önce hayvancılık işi ile uğraştığını, maktulün davacıların maddi ve manevi desteği durumunda olduğunu, bu nedenle davacılardan ..., ..., ... ve ... için her birine ayrı ayrı 5.000 TL'den 20.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılardan ..., ...,..., ... ve ... için ayrı ayrı 5.000 TL'den 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11/09/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı ...'dan alınarak müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini davacı eş ... için 84.688,32 TL, davacı ... için 8.256,35 TL, davacı çocuk ... için 8.811,57 TL davacı... için 10.537,64 TL ve - davacı anne ... için 15.752,50 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı ...Ş vekili; dava dilekçesindeki yazılı iddiaları kabul etmediklerini, müvekkil şirkete davanın yöneltilmesine mesnet bir poliçe ve sorumluluk tazminat sigortası olmakla müvekkil sorumluluğu subjektif kriterlere göre belirlendiğini, öncelikle husumet yönünden davanın reddini talep ettiklerini, davalıların murisi ...'in kendi kusuru sonucu vefat ettiğini, sürücü belgesinin bulunmayıp koruyucu malzemeleri olmadan yola çıktığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, davacı ... için 8.256,35 TL, davacı çocuk ...için 8.811,57 TL, davacı ...için 10.537,64 TL ve davacı anne ... için 15.752,50 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı ...'den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile ve sigorta limiti ile sorumlu olmak kaydı ile ve yine davalı ...'dan davacıların her biri için takdir edilen destekten yoksun kalma tazminatları bakımından 5.000,00'er TL'den sorumlu olmak kaydı ile olay tarihi olan 11/09/2011 tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine; davanın manevi tazminat yönünden kısmen kabulü davacı eş ... için 4.000,00 TL, davacı çocuklar ... için, ... ve ... için 2.500,00'er TL ve davacı anne ... için 2.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak belirtilen miktarlarda davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ...Ş vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, ıslah dilekçesinde bildirildiği gerekçesiyle, davalı ... yönünden davacıların her biri için takdir edilen destekten yoksun kalma tazminatları bakımından 5.000,00'er TL'den sorumlu olmak kaydı ile sınırlı sorumluluğa hükmedilmiştir. Somut olayda, davacılar vekili, davalıların müşterek ve müteselsil sorumluluğuna dayandığı gibi ıslah dilekçesinde de davacı tarafın bu yönde bir vazgeçemesi ya da beyanı bulunmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, adı geçen davalının sınırlı sorumluluğuna karar verilmesi doğru değil ise de davacı taraf kararı temyiz etmemiştir. Ancak kararı temyiz eden davalı ... şirketinin hükmü diğer davalı yararına temyiz etme hakkı yok ise de temyizde hukuki menfaati söz konusudur. Bu nedenle, diğer davalı ...'nun maddi tazminattan sorumluluğu ile ilgili tespit şeklinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde icrai bir hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 3-Yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “taleple bağlılık ilkesi” 1086 sayılı HUMK'nın 74. maddesinde (6100 sayılı HMK m. 26) düzenlenmiş olup, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı vekili dava dilekçesinde, muris ...'in annesi ... için maddi tazminat talebinde bulunmamış, sadece manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Buna rağmen mahkemece talep edilmediği halde davacı anne ... için destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi hatalı görülmüş ve bozma nedeni yapılmıştır. 4-2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası'nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd). Somut olaya bakıldığında, mahkemece, davacıların 3 kişi olduğu, murisin kusurunun mirasçıları olan davacılara yansıtılamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak somut olayda, davalıların sürücüsü- işleteni ve ZMMS'si olan kamyon, davacıların murisi ...'in sürücüsü olduğu motorsiklete çarpmış ve ölümüne neden olmuş olup; çift taraflı kazada davalı ... şirketi, karşı kamyonun ZMMS'dir. Bu halde, ölen motorsiklet sürücüsü murisin mirasçıları olan davacılar, davalı ... şirketi karşısında 3 kişi olarak kabul edilemez. Bu nedenle Mahkemece, kusur incelemesi yapılıp davacıların murisinin kusuru belirlendikten sonra murisin kusuru oranında tazminattan indirim yapılması gerekirken, kusur incelemesi yapılmadan ve HGK kararları yanlış yorumlanmak suretiyle mirasçı olan davacıların 3 kişi olduğu, bu nedenle murisin kusurunun davacılara yansıtılamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 5-Destekten yoksun kalma tazminatı hususunda aktüerya alanında uzman bilirkişiden alınacak raporda, davacıların her biri için destekten yoksun kalacakları sürenin, çocuklar için, yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullar değerlendirilerek ayrı ayrı belirlenmesi, yetiştirme giderlerinin destek tazminatından indirlmesi, raporun düzenlendiği en yakın tarih, bilinen dönem kabul edilerek, ölenin bilinen gelirine göre davacıların gerçekleşen zararının ve sonraki bilinmeyen dönem için gelirin her yıl %10 oranında artıp, %10 oranında iskonto uygulanmak suretiyle hesaplanarak bilinmeyen dönem zararının hesaplanması suretiyle destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerekir. Somut olayda davacı ... ,... ve ... kazada babalarını kaybetmiş olup, kaza tarihinde 18 yaşın altındadırlar. Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda davacı kız ve erkek çocuklarının 20 yaşına kadar ölen babalarından destek göreceği kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı kız çocuğu ... için ve davacı erkek çocukları ... ve ...için 20 yaş ikmaline kadar ölen babalarından destek göreceklerinin kabul edilerek yapılan hesaba göre karar verilmesi Yargıtay'ın ve Dairemizin yerleşik içtihatlarına aykırıdır. Ancak davacı taraf, rapora itiraz etmediğinden ve kararı da temyiz etmediğinden kazanılmış haklara halel gelmemek kaydıyla; davacı kız çocuğu ...'in 22 yaş ikmaline kadar; davacı erkek çocukları ... ve ...'in 18 yaş ikmaline kadar ölen babalarından destek göreceğinin kabul edilerek yapılacak hesaba göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozma nedeni yapılmıştır.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; 2,3,4 ve 5 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... şirketine geri verilmesine 24/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.