MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R -Davacılar vekili, 14/08/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacılar ... ve ...'in babaannesi ...'nun ve kuzenleri ...'nun vefat ettiğini, bu kazada tüm kusurun davalı sigortacının sigortaladığı araç sürücüsünde olduğunu, bu durumun ... Sulh Hukuk Mahkemesi tespit dosyası ve Ağır Ceza Mahkemesi'nce alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğunu, olaya dair tüm bilgi ve belgelerin 2011/378 Esas sayılı dosyasında mevcut bulunduğunu, olay nedeniyle davacılarla aynı akrabalık ve yakınlık derecesinde olan ...'na babaannesi ...'nun vefatı nedeniyle dava dışı anlaşma ile 20.000,00 TL manevi tazminat yine ...'nun vefatı nedeniyle yeğen kaybı için yakınlarına 5.000,00'er TL ödeme yapıldığını belirterek her bir davacı yönünden babaannelerinin vefatı için 20.000,00’er TL kuzenlerinin vefatı için 5.000,00'er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davacı küçüklerin babaanne ve kuzenlerinin ölümünden dolayı talep ettikleri manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile davacı ... ... ve ... ... için 25.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1)Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.1086 Sayılı HUMK'nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK'nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK'nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.Somut olayda, davacılar vekilince her bir davacı için ayrı ayrı 25.000 TL manevi tazminat talep edilmiş, mahkemece, kararın gerekçe kısmında "davanın kabulüne karar verilmek suretiyle hüküm kurulduğu" belirtilmiş olmasına rağmen hüküm fıkrasında ise “davanın kabulü ile davacı ... ... ve ... ... için 25.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline” denilerek tam kabul kararı ile uygun olmayacak içerikte 25.000 TL miktarı her iki davacı için tek olarak hükmetmiş ve bu şekilde hüküm kendi içinde çelişkili olduğu gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki yaratılmıştır. Bu hususlar yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.2-Bozma neden ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 24.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.