Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10760 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 20845 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...’ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 21.12.2012 tarihinde aralarında organik bağ bulunan davalı ... Otomotiv San.ve Tic.Ltd.Şti.‘ne onun 4.1.2013 tarihinde borçlunun ticari ilişki içinde olduğu dahili davalı ... ‘e onun da 9.1.2013 tarihinde aynı sektörde çalışan dahili davalı ...’ya sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu ... ile davalı ... Otomotiv San.ve Tic.Ltd.Şti. vekili, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, aciz belgesi sunulmadığını, dava konusu taşınmazın davalı borçlunun ortağı ve yetkilisi olduğu şirketten olan alacağa mahsuben 360.000 TL bedelle alındığını,satış bedelinin 260.000 TL’sinin alacağa mahsup, kalan 100.000 TL’nin kredi kullanılarak ödendiğini, daha sonra borçlunun ortağı olduğu şirketin, borçlu olduğu ...San ve Tic.Ltd.Şti’nin ortağı...’e devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Dahili davalı ... vekili, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, aciz belgesi sunulmadığını, taşınmazı satılık ilamı üzerine ipotekle ve iyiniyetle aldıklarını, ipotek bedeli düşülerek bakiye bedelin ödendiğini, yine ipotek bedeli düşülerek davalı ...’a sattıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Dahili davalı ..., aciz belgesi sunulmadığını, işyeri ve ikametgahı Siirt'te oturduğunu, borçluyu tanımadığını, dava konusu taşınmazı yatırım amacıyla ipotekle iyiniyetle aldığını,kiraya verdiğini, ipotek borcu için dava dışı banka ile protokol yaptığını ve ipotek bedellerini ödediğini belirterek davanın reddini, kabulü halinde ise ödediği bedelin kendisine iadesini talep etmiştir. Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; davacının davasını ispatlayamadığı, dava konusu taşınmazın satışında herhangi bir muvazaa unsurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Somut olayda, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar yukarıda açıklanan yasa maddeleri gereğince bir değerlendirmeyi içermediğinden isabetli görülmemiştir.Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının iptali istenen 21.12.2012 ve daha sonraki tasarruflardan önce 15.4.2010 ve 17.9.2010 tarihli kredi sözleşmelerinden doğduğu, alacağın gerçek olduğu, davanın 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya içinde dava konusu İstanbul 34 İcra Müdürlüğünün 2013/1782 sayılı takip dosyası bulunmadığından takip dosyası Mahkemece incelenerek davalı borçlu hakkındaki icra takibi kesinleşmiş; kat’i veya geçici aciz belgesi de alınmış ise dava koşullarının gerçekleşmiş olması nedeniyle dava konusu 21.12.2012 tarihli tasarrufun İİK’nun 278/3-2, 279/2, 280/1-son, 4.1.2013 ve 9.1.2013 tarihli tasarrufların İİK’nun 280/1 maddesi gereğince iptale tabi olup olmadığı (davalı 3 ve 4 kişi yönünden İİK’nun 283/2 maddesi de gözönünde bulundurularak) değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.11.2016 gününde üye ...'ın karşı oyu ve oybirliğiyle karar verildi.