Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10755 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18094 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde esas ve birleştirilen davaların davacıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R- Esas ve birleştirilen davaların davacısı vekili, davalı borçlu ...’ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmaz hissesini 23.3.2012 tarihinde kuzeni davalı ...’e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu savunma yapmamıştır.Davalı ..., davaların tefriki gerektiğini, tasarrufun takip konusu borçlardan önce yapıldığını, borçlunun ailesinin taşınmazda kira ile oturduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; takip konusu borçların iptali istenen tasarruftan sonra doğduğu, davalının bu yöndeki itirazına davacı tarafından itiraz edilmediği gibi aksi yönde beyanda bulunulmadığı ve bu konuda delil sunulmadığı gerekçesiyle esas ve birleştirilen davaların önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, esas ve birleştirilen davaların davacıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Mahkemece de belirlendiği gibi bu tür davaların dinlenebilmesi için iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması gereklidir. Somut olayda takip konusu çekler 25.3.2012, 30.3.2012; fatura ise 31.3.2012 tarihli olarak tasarruf tarihinden iki gün ve bir hafta sonra düzenlenmiş olmakla birlikte davalı 3.kişi ... savunmasında davacı ile davalıların narenciye ticareti yaptığını, ticari ilişkilerinin uzun yıllardır devam ettiğini belirtmiştir. Davacı vekili de takip konusu borçların müvekkilleri ile davalı borçlu arasındaki ticari ilişkiden doğduğunu ve borcun iptali istenen tasarruftan önce olduğunu belirtmiştir. Çek de vade olmamakla birlikte ticari hayatta çeklerinde bono gibi vadeli kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Bu durumda takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişkinin belirlenmesi ve borcun doğumunun da bu temel ilişki gözönüne alınarak tespiti gereklidir.Davalı borçlu hakkındaki başka alacaklılara ait takip dosyalarından da borçlunun 16.3.2012 27.3.2012, 30.4.2012 tarihli çekleri bulunduğu ve ödemediği anlaşılmaktadır. Davacı ... Tarım AŞ’nin 31.3.2012 tarihli fatura alacağı da portakal satışına ilişkindir. Bu durumda davacılar ile davalı borçlu ...’ın Vergi Dairesi, Ticaret Sicil kayıtları, çiftçilik belgeleri ilgili kurumlardan istenerek gerektiğinde davacılar ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelenmesi yaptırılmak suretiyle borcun doğumunun tespiti, borcun doğumunun iptali istenen tasarruftan sonra olması halinde şimdiki gibi esas ve birleşen davaların önkoşul yokluğundan reddine; aksi halde diğer dava koşulları da incelenmek suretiyle dava konusu tasarrufun İİK’nun 278, 279, 280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesissi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle esas ve birleştirilen davaların davacıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden esas ve birleştirilen davaların davacılarına geri verilmesine 22/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.