MAHKEMESİ : Gelibolu Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/09/2013NUMARASI : 2008/44-2013/265Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalının sebep olduğu kazada müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, ulaşım, yeme içme ve tedavi masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını açıklayıp ıslah ile artırılan toplam 39.834,14 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 39.696,34 TL maddi, 3.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.2-Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesi içeriği, tanık beyanları ve dosya kapsamına göre, kazada yaralanan davacının kazadan önce inşaatlarda boya badana ustası olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 05.01.2010 tarihli tazminat raporunda davacının yılın her günü çalıştığı ve günlük 50,00 TL ücret elde ettiği kabul edilerek asgari ücretin 3,57 katı üzerinden hesaplama yapılmış ise de bu hesaplama hayatın olağan akışına uygun değildir. Mahkemece, boya-badana işi yapan davacının kaza tarihi itibariyle, yaşadığı yere ve mevsimine göre tüm yıl boyunca çalışıp, çalışamayacağının, çalışabileceği dönemlere göre, yıllık ve aylık ortalama gelirinin ilgili meslek kuruluşlarından sorulup araştırılarak kazadan önceki ortalama gelir durumu tespit edildikten sonra, dosyanın aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdii ile ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, tanık beyanına bağlı kalınarak yılın her günü boya-badana işi yaptığı ve bu işinden dolayı aylık asgari ücretin 3,57 katı oranında ortalama gelir elde ettiği esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3-Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 4-İhbar olunan A.. S.. A.Ş. vekili, 15.05.2008 havale tarihli dilekçesi ile müvekkili nezdinde düzenlenen poliçe nedeni ile hasar dosyası açıldığını ve bu dosyadan davacının tedavi giderleri için sigortalının kusuru oranında toplam 137,80 TL ödediğini bildirmiş, ancak bu ödemeye ilişkin belgeler dosya kapsamına kazandırılmaksızın mahkemece hesaplanan maddi zarardan ödenen bu miktar düşülerek karar verilmiştir. Mahkemece, ihbar olunan sigorta şirketi ........ A.Ş. tarafından yapılan bu ödemeye ilişkin belgelerin ilgili yerden getirtilerek davacı için hesaplanan maddi zarardan indirilmesi gerekip gerekmediğinin tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, 3 ve 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 15/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.